8 Eylül 2014 Pazartesi

Tercih, Eylem Dizilerini Başlatma Girişimleri ve  Sosyal Dayanışmanın Zamanlaması

John Heritage




Heritage, J. (2006). “Preference, Pre-Sequences and the Timing of Social Solidarity” (Pp.11-25) in P.Drew and J. Heritage (Eds), Conversation Analysis Volume II. London: Sage. (Alındığı Kaynak: J.Heritage, Garfinkel and Ethnomethodology (Cambridge:Polity Press, 1984), pp.265-280).


Çeviri: Göklem Tekdemir Yurtdaş


Bölümün bu kısmında eylemlerin tasarlanma biçimlerinin sosyal dayanışmanın korunmasına ne tür katkılarda bulunduğunu örneklerle açıklayacağız. Bu tartışmanın sonunda konuşmanın düzeninde, aktörler arasında dayanışma bağlarının korunmasına ve çatışmadan kaçınılmasına katkıda bulunan içkin bir eğilim olduğu ileri sürülecektir.
Bölümün önceki kısımlarında bahsedilen iki parçalı yapıların çoğunun alternatif ikinci çift parçalarının olduğunu hatırlayarak başlayabiliriz. Örneğin ricalar, teklifler, davetler, öneriler vb kabul ya da red edilebilir. Yalnız bu iki alternatif eylemler genellikle farklı biçimlerde gerçekleştirilir. Daha önce ele aldığımız daveti tekrar ele alalım.

(12) (SBL:10:12)
B:          Neden bazen beni görmeye gel[miyorsun 
A:                                                           [ben de isterim

Bu örnekte Atkinson ve Drew’un (1979:58) belirttiği gibi davet basit ve yalın bir tarzda kabul edilmiştir. Hatta davetin kabul edilişi, davetin tamamlanmasıyla çakışma halinde sözcenin kuruluşunda vaktinden önce gerçekleşir. 
Aşağıdaki davet ise tersine red edilmiştir:

(19) (SBL:10:14)
B:         Ih sabahleyin oturmak için bi uğrarsan sana bi fincan kahve ikram ederim
A:         hehh Ya çok tatlısın bu sabah gelebileceğimi sanmıyorum .hh uhm gazeteye bi ilan verdim                  ve-ve ııh o yüzden telefonun başında beklemem  lazım

Bu red ediş, daha önceki kabulden önemli derecede farklı bir tarzda gerçekleşmiştir. Birincisi, (12). Örnekteki “erken” kabulun aksine, red ediş kısa bir nefes vermeyle (“hehh”), red edişlerle bağlantılı olan bir sıra-alış öğesiyle (“ya”) ve  minnettarlık ifadesiyle (“çok tatlısın”) geciktirilmiştir (1.ok). İkincisi, daha önceki yalın kabulun aksine, red ediş (2.ok) kesinmiş gibi söylenmemiş (ancak yine de bu müzakereye açık bir red değildir) tersine uygunlaştırılmış ve yumuşatılmış biçimde söylenmiştir. Üçüncüsü, 12.örnekte kabul etme, açıklama gerektirmezken, red ediş bir açıklama gerektirdiği biçimde ele alınmış ve oldukça ayrıntılı bir açıklamayla birlikte sunulmuştur (3.ok)

Davetlerin farklı tarzda kabul ya da red edilişleri bu iki örneğe ya da bu konuşmacılara özgü değildir. Aksine, davetlerin kabul ya da red edilişinin tasarlanışının tipik biçimidir. Buradan hareketle kabul edişlerin çoğu:

1. Basit bir kabul etme eylemini ve
2. Bu eylemi geciktirmemeyi içerir.

Red edişler ise rutin olarak aşağıda belirtilen özelliklerden bazılarını içermek üzere tasarlanır (Levinson, 1983;334-5):

1. Geciktirmeler: 
        (i) lafa başlamadan önce duraklama, 
        (ii) bir giriş kelimesi (preface) kullanma, 
        (iii) birkaç sıra-alışın araya eklenen olay dizisi yoluyla yerini değiştirme.
2. Giriş kelimeleri (preface): 
         (i) “ıh” ya da “ya” gibi belirleyicileri kullanma, 
         (ii) onaylama, minnettarlık ve özür göstergelerini kullanma, 
         (iii) niteleyicileri ve
         (iv) duraksamaları kullanma.
3. Açıklamalar: davetin neden kabul edilmediğine ilişkin açıklamalar
4. Reddetme öğesi: çoğunlukla yumuşatılan, uygun hale getirilen ve dolaylı olan.

Kabul ve red edişlerin tasarlanmasında yer alan bu ayırt edici farklılıklar sadece davetlerle sınırlı değildir. Aynı özellikler ricaların, tekliflerin ve önerilerin kabul ve red edilmesi için de geçerlidir (Davidson, 1984). Uzlaşma ve anlaşmazlık durumlarında da kullanıldığı gibi (Pomerantz, 1975, 1978, 1984), onunla bağlantılı olarak düzeltmelerde (Schegloff, Jefferson ve Sacks, 1977; Jefferson, 1983), suçlamalarda ve daha başka eylemlerde de devreye sokulur.
Genel olarak “tercih”  terimi bu temel farklılıklara işaret etmek üzere kullanılır. Tipik biçimde dosdoğru ve geciktirilmeden yürütülen eylemlere “tercih edilen” eylemler, geciktirilen, uygun hale getirilen ve gerekçelendirilen eylemler ise “tercih edilmeyen” eylemler adı verilir. Yanlış anlaşılmayı engellemek için bu terimlerin hemen herhangi bir biçimde kişiye özel istekler ya da konuşmacıların psikolojik eğilimlerini kastetmediğini belirtmek gerekir. Aksine, burada konuşmanın oldukça genellenmiş ve göreceğimiz gibi kurumsallaşmış yöntemleri ele alınmaktadır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi belli eylemlerin tasarlanışının sistematik olarak biçimlendirilişi eylemlerin kendisine bağlıdır ve belli konuşmacılar ve sosyal bağlamlara göre çok az farklılık gösterirler. Dolayısıyla Wootton (1981)’un da gösterdiği gibi ricada bulunan dört yaşındaki bir çocuk ve reddeden de meşgul bir anne olsa yine de reddedişini tercih edilmeyen bir eylemin standart öğelerini kullanarak sunar-geciktirme, yumuşatma, gerekçelendirme vb.  Bu gözlemler, eylemlerin tasarımına ilişkin tercih organizasyonunun son derece kurumsallaşmış olduğuna işaret eden önemli bir kanıt oluşturmaktadır. 
Bu tasarımların kurumsallaşmış olduğuna dair daha fazla kanıtı, bu eylemler bu tarzda yapılmadığında gerçekleştirilen çıkarımlar sağlar. Örneğin davetlerdeki ardışık olay dizisinde“erken” kabul normalken ve hevesli oluşun otomatik bir göstergesi olarak sayılmazken, “geciktirilmiş” kabul, çoğunlukla “isteksizlik” olarak anlaşılır. Benzer şekilde “erken” ya da yumuşatılmamış ya da gerekçelendirilmemiş bir red, kolaylıkla “düşmanca” ya da “kaba” olarak anlaşılabilir. Ve bu olası anlamalarla dair çıkarımların bilgisi, yapacaklarımızı şekillendirebilir ve belirli şekillerde sınırlandırabilir. Dolayısıyla davetlerin reddedilmesinde  “kaçamadığımız için”  hiç de gitmek istemediğimiz bir partiye giderken kendimizi bulabiliriz. Aynı şekilde parti yapmayı planlayanlar olarak formaliteye uyabiliriz ve reddeden davetli bizim gelmesini zaten istemediğimiz biri olmasına ve onun da bunu bildiğini bilmemize rağmen tercih edilmeyen tasarlamaya ihtiyaç duyabiliriz. Açıkça itibarını korumak (Goffman, 1955; Brown ve Levinson, 1978), uygun adetleri ve tarzları korumamızla yakından ilişkilidir. Ve yine bu tür kurumsallaşmış tasarımlardan sapmalar asıl ahlaki olarak açıklanmayı gerektiren, itibar zedeleyici ve onaylanabilir eylem türlerine ilişkin zengin çıkarımlar yapmamızı sağlar. Selamlaşma durumunda olduğu gibi kişisel isteklerimize ve eğilimlerimize bakmadan kurumsallaşmış eylem biçimini benimsemeye mecbur eden ve konuşmamızı tasarlama şeklimizi etkileyen bu çıkarımlardır.
İki farklı sıra-alış tasarımının tercih edilen ve tercih edilmeyen, konuşmanın gerekli olan ve belli eylemleri gerçekleştirmede kullanılan kurumsallaşmış yöntemleri olarak kabul etsek de, bu özelliklerin neden bu karşıt sıra-alış türüne atandığını sorabiliriz. Neden daveti reddetme gibi tercih edilmeyen eylemlere gerekçeler ve geciktirmeler eklenirken, kabul etme gibi tercih edilen eylem durumunda bunlardan sakınılmaktadır?
Bu sorunun cevaplarına ilişkin öneriler hangi “ikinci eylemlerin” tercih edilen formatta ve hangilerinin tercih edilmeyen formatta yapıldığının incelenmesiyle tespit edilebilir. Bazı belirgin örnekler tablo 1’de sunulmuştur.
Ricalar, teklifler, davetler ve değerlendirmelere karşı tercih edilen formatta verilen tepkilerin eşit oranda sosyal dayanışmayı destekleyen yakınlık kurucu eylemlerken, tercih edilmeyen formatta verilen tepkiler çoğunlukla sosyal dayanışmayı tahrip eden eylemlerdir. Bu nokta kendiyle dalga geçme durumlarının ele alınmasında vurgulanmaktadır (Pomerantz, 1984). Böyle durumlarda söyleneni onaylamak diğerini eleştirmek anlamına gelecektir, tercih edilen format içinde sunulan eylem karşı çıkmadır. Bu nokta suçlamalara ve itham etmelere karşı inkar edişlerin tercih edildiği olgusuyla da ortaya konmaktadır (Atkinson ve Drew, 1979:122). Burada kabul etme, suçlanan kişiyle diğerleri arasında bir anlaşmazlığın göstergesi olabileceğinden inkar ediş erken gerçekleşmeli ve gerekçelendirilemez olmalıdır. (Her iki durumun da Britanya hukuk sisteminde korunduğunu ve bir soru ya da suçlama karşısında suskun kalmanın, davacı tarafından kanıt biçiminde kullanılabileceğini de belirtmek gerekir (McBarnet, 1981; 3. Bölüm; Atkinson ve Drew, 1979:112). Diğer durumda ise masumiyetin belirtilmesi (ve suçun inkarı) özellikle suçlanan kişinin kanıtlanana kadar masum olmasına dair yasal doktrinine göre gerekçelendirmeyi gerektirmez).


Tablo 1:Bazı Eylem Türlerinde Tercih Formatı

Tercih Edilen                                                              Tercih Edilmeyen

   Eylem                          Formattaki Tepki                          Formattaki Tepki
   Rica                             Kabul Etme                                      Reddetme
   Teklif/Davet                Kabul Etme                                      Reddetme
   Değerlendirme            Onaylama                                         Onaylamama
   Kendiyle Dalga 
   Geçme                         Onaylamama                                     Onaylama
   Suçlama/İtham            İnkar                                                   Kabul Etme



Özetle, tercih edilen formattaki eylemler çoğunlukla yakınlık kurucu nitelikteyken, tercih edilmeyen formattaki eylemler yakınlığı bozucu niteliktedir. Benzer şekilde tercih edilen formattaki eylemler genellikle sosyal dayanışmayı destekleyen eylemlerken, tercih edilmeyen formattaki eylemler sosyal dayanışmayı bozucu eylemlerdir. Gördüğümüz gibi, sıra-alış tasarımının belli özelliklerinin tercih edilen ve tercih edilmeyen eylem türlerine göre belirlenmesi muhtemelen bu eylemlerin yakınlık kurucu ve yakınlık bozucu niteliğiyle ilişkilidir. Sonraki bölümde, bu olasılığı göstermek için tercih edilmeyen formattaki tepkilerin en ayırt edici iki özelliği üzerinde duracağız-gerekçeler/açıklamalar ve geciktirmeler.

Açıklamalar
Açıklamaların tercih edilmeyen eylemler açısından oynadığı rol karmaşıktır bu sebeple tartışmanın ana noktalarını basitleştirmek için teklifler, davetler ve ricalar üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Burada önceden yukarıdaki eylemlerden hiçbirinin kabul ve redde eşit şekilde işaret etmediğini belirtmek gerekir. Tam tersine, hepsi bir sonraki eylem olarak kabul etmeyi öngörür. Bu formel olarak ispatlanabilir. Örneğin, Smith’in partime gelmesini istemezsem, bunu onu davet etmeyerek garantiye alabilirim. Dolayısıyla ilk bakışta onu davet etmem formel olarak kabul etmesini öngörür-benim (ya da onun) bu konu hakkındaki duyguları ne olursa olsun. Böylelikle bir soru sonraki tepki olarak ilgili bir cevabın gelmesini öngördüğü gibi bir davet de sonraki tepki olarak kabul edilmesini öngörür. Ve aynen bir sorunun cevabının verilememesinin gerekçelendirmeyi gerektirmesi gibi davetlere (ve ricalara, tekliflere vb.) de olumlu cevap verilmemesinin gerekçelendirilmesi gerekir. 
Bu tartışma konuşmacıların bir soru sorarken ya da davette bulunurken, kendileri, karşılarındaki kişiler ya da onlarla olan ilişkileri hakkında bazı inançlara dayandıkları belirterek genişletilebilir. Bir reddetme eylemi bu inançları tehdit edebilir ya da sarsabilir bu yüzden reddetme eylemi ilk konuşmacının itibarına ve/veya onun diğeriyle ilişkisine zarar verebilir. Örneğin, bir soru cevaplanmadığında, bu başarısızlık cevaplayanın cevabı bilmemesine, cevaplamak istememesine ya da soranın sorma hakkını kabul etmemesine bağlı olabilir. Reddetme eylemlerine eşlik eden ya da onları gerçekleştiren gerekçelendirmeler ve açıklamalar sıklıkla yukarıda bahsedilen olasılıklardan birine dayandırılır. Nitekim tablo 2’de basit bir ricanın reddedilmesi ya da geçiştirilmesi için kullanılabilecek açıklama temelleri basit biçimde tasvir edilmiştir-Odanın tozunu alır mısın?

Tablo 2: Basit bir Ricanın Reddedilmesi ya da Geçiştirilmesi için Kullanılabilecek Açıklama Temelleri

Açıklama Temeli                                            Örnek
Eylemin gerçek durumu                                  Zaten tozunu aldım
Yapma Zamanı                                               Tozunu alma zamanı gelmedi daha
Eylemin Gerekliliği                                        Bana temiz görünüyor
Ricanın Gerekliliği                                         Merak etme, yapacağım
Yapma Durumu                                              Bugün yapamam/Bu bilekle yapmam mümkün değil
Yükümlülük                                                   Toz alma  sırası bende değil/Toz almak benim işim değil
İsteklilik Durumu                                          Toz almaktan nefret ediyorum/Canım istemiyor
Haklar                                                            Sen ne hakla toz almamı istersin


Prensipte yukarıda belirttiğimiz gerekçelerden herhangi biri ricanın reddedilmesinde bir açıklama zemini olarak kullanılabilecekken gerçekte ne kadar azına başvurulduğu ilgi çekicidir. Ricaların reddedilme gerekçeleri ampirik olarak incelendiğinde, gerekçelerin yapabilme durumu etrafında toplandığı bulunmuştur (Levinson:1983:350; ayrıca bkz. Merritt, 1976). Benzer şekilde 19.örnekte olduğu gibi davetler de büyük bir çoğunlukla kabul edememe durumu bağlamında (örneğin isteksizliktense) reddedilmektedir (Drew, 1984). Gördüğümüz gibi bilgi istemek için sorulan sorular aynı şekilde “Bilmiyorum” ya da bağlantılı şekillerde yapamama gerekçeleriyle açıklanmaktadır (12.bölüm (3), (4) ve (5)). Diğer taraftan teklifler çoğunlukla, teklif edilen şeye dair bir ihtiyaç olmamasına işaret edilerek reddedilmektedir. Bu yüzden aşağıdaki 20.örnekte olduğu gibi, yardım teklifi evde hala “yardımcılar” olması ileri sürülerek reddedilmektedir (kurallara uygun tercih edilmeyen reddetme formatına dikkat edin):

(20) (Her:OII:2:4:ST) ((S’nin karısın yakın zamanda diski kaymıştır))

H:          Biz de yapabileceğimiz bir şey var mı diye merak ediyorduk yardım etmek için
S:           [Ya çok]
H:          [Yani     ] alışverişini filan yapabiliriz
                  (0.7)
S:          Ya Heatherton çok naziksin .hhh Şu anda gerek yok çünkü bizim iki oğlan hala evde.

Bütün bu açıklama ve gerekçelendirme formlarında ortak özellik “kabahat bulunamaz” oluşudur. Hiçbirinde teklif edilen şeylere ya da hareketlere ilişkin verme/yapma ya da onları kabul etme ile ilgili bir isteksizlik iması yoktur. Hiçbiri taraflardan birinin belli hizmeti yapma ya da nesneyi verme ya da diğerinin yapılmak ya da verilmek istenen nesneyi almayla ilgili varsayılan hakları tehdit edilmemektedir. Kısacası hiçbirinde ne iki tarafın ne de ilişkilerinin itibarına bir zarar gelmesi tehdidi yoktur.
Bu gerekçelendirmelerin, “kabahat bulunamaz” gerekçelendirmeler olduğu başka bir açıdan da ortaya konabilir. İkinci konuşmacılar, ilk konuşmacının bilemeyeceği, bilmiş olamayacağı ya da zaten bilmemesi gereken bir beklenmedik olaya başvurarak reddedebilir ya da reddedişlerini gerekçelendirebilirler. İlk konuşmacılar böylece belli bir suçtan aklanmış olurlar: olumlu bir şekilde karşılık verilmeyeceğini bildikleri ya da bilmeleri gereken bir soruyu sorma ya da teklif ya da davette bulunma suçundan.
Son olarak, bu gerekçelendirmelerde, ikinci konuşmacılar olumlu bir karşılık vermeyişlerini kendi özel koşullarının bilgisine başvururlar. Özne-aktörler olarak bilme hakkına ve yükümlülüğüne sahip oldukları böylesi bir bilgiye başvurmakla (Pomerantz, 1980:187) ikinci konuşmacılar, başkaları tarafından itiraz edilemez açıklamalar inşa edebilirler. Sonuçta, kendi ihtiyaçlarını, bilgi durumunu ve gündemini bilen tek kişi, konuşmacının ta kendisidir. Böylesi bir bilginin, reddetmeyi açıklamanın ham materyali olarak kullanılması, daha fazla tartışmanın gelişmesine engel olur ki bu ancak ikincil başka zeminin ortaya konmasıyla mümkün olabilir (ancak bu ve bununla bağlantılı konularda birçok ince gözlem için bakınız Drew, 1984). Dolayısıyla konuşmacının kendi koşullarına ilişkin inşa edilen umulmadık gerekçelendirmeler, doğası gereği anlaşmazlığın ya da karşı çıkışın tomurcuklanma fırsatlarını azaltmaya hizmet eder (ayrıca ebeveyn ve küçük yaştaki çocuklar arasındaki taleplerin eylem dizisini sonlandırmayla bağlantılı ardışık eylem dizisine ait kaynakların daha ayrıntılı tartışması için Wootton, 1981’e bakınız).
Toparlamak gerekirse, gerekçelendirmeler çoğunlukla davetler, ricalar ve benzeri eylemlere karşılık olan ikinci eylemlerin yakınlığı bozucu (tercih edilmeyen) tasarım özellikleri için gereklidir.  Çünkü bu tür birinci eylemler doğası gereği yakınlığı koruyucu ikinci eylemler öngörür ve katılımcılar arasındaki itibar durumunu etkileyebilecek ilgili ikinci eylemler hakkında arzu edilirlik gibi bir takım varsayımları devreye sokarlar. Biraz önce belirtilen itibar meselesi, yakınlık bozucu ikinci eylemler tarafından tehdit edilir. Gerekçelendirmeler ise bu tehditleri “kabahat bulunamaz” değerlendirmelere yoğunlaşarak çözüme kavuşturur. Böylesi açıklamalar, öncelikle gerekçelendirmeyi doğru şekilde bilinebilecek olan meselelerden yararlanarak, daha fazla çatışma ya da uzlaşmazlık için lazım olan herhangi bir potansiyel durumu kısa devre yaptırma eğilimindedir (Uzlaşmazlık olay dizilerinin çözülmesiyle ilgili daha ayrıntılı olay dizisi içinde değerlendirme için bakınız Pomerantz, 1975, 1984). Bu yüzden gerekçelendirmelerin bu şekilde tasarlanması, genellikle tehdit-ve çatışmadan-sakınma prosedürleri şeklinde görev yaparak sosyal dayanışmanın korunmasına hizmet eder.
Eklenmesi gereken tek şey konuşmacıların “konuşma nasıl yürütülür” ile ilgili bilgi ve becerilerinin bu değerlendirmeye bir başka boyut katabileceğidir. Böylece gerekçelendirilmemiş bir reddetme ya da karşı çıkma eylemi, yapan kişinin bu eylemini normal biçimde açıklamaması ya da açıklayamaması sebebiyle şüpheli bulunabilir. Ya da aynı şekilde, onu konuk edecek ev sahibine partiye katılma konusundaki isteksizliğini belirten bir konuşmacı, “mazeret uydurma zahmetine bile girmedi” yorumuna sebep olarak vereceği zarara aşağılamayı da ekleyebilir. Ve sırf bu değerlendirmeler sebebiyle, konuşmacılar, uygun bir mazeret bulamayınca sosyal toplantılara katılmak durumunda kalırlar. Çünkü böyle sosyal olarak değerli olan bir durum için hesabını vermek zorunda olmadıkları şeyi yapıp sadece gitmekle yetinebilirler.

Geciktirmeler
Gerekçelendirme ve açıklamaların, konuşmacılar arasındaki sosyal dayanışmanın korunmasına yaptığı katkıyı sezgisel olarak da kavramak mümkünken aynı şey geciktirmelerin katkısı –tercih edilmeyen eylemlerin tasarlanma özelliklerinden biri olarak- için aynı durum geçerli değildir. Buradaki değerlendirmede, bir kez daha tekliflere, davetlere ve benzeri eylemlere verilen karşılıkları merkezi olarak ele alacağız ve bunun için Davidson’ın (1984) bu tür eylemlere ilişkin belirleyici analizinden geniş ölçüde yararlanacağız. 
Gördüğümüz gibi tekliflere, davetlere vb. “yakınlık kurucu” nitelikteki kabul etme eylemleri çoğunlukla eylemin tamamlanmasından hemen sonra ya da eylem çiftinin ilk parçasıyla hafif bir çakışma ile “erken” yapılırken, “yakınlık bozucu” nitelikteki reddetme eylemleri sıklıkla “geç” ifade edilmektedir. Örneğin 12.örnekteki çakışmalı kabul edişle, 20. ve 21. Örneklerdeki geciktirilmiş reddetme eylemlerini karşılaştırın.

(12) (SBL:10:12)
B:          Neden bazen beni görmeye gel[miyorsun 
A:                                                           [ben de isterim

(20) (Her:OII:2:4:ST) ((S’nin karısın yakın zamanda diski kaymıştır))

H:          [Yani     ] alışverişini yapabiliriz ya da başka bir şey
               (0.7)
S:           Ya Heatherton çok naziksin .hhh Şu anda gerek yok çünkü bizim iki oğlan hala     evde.

(21) (Davidson, 1984:ST)


A:           Oh diyecektim ki istiyorsan .hh benimle UCB’de  buluşursun ben de sana
               bilgisayardaki başka şeyleri de gösterebilirim (.)
A:           Hatta sana Basic’de programlama filan da öğretebilirim .hhh
               (0.6)
B:           Yani bilmiyorum ya o kadar uğraşmak istermiyim hh.hhh

Tercih edilen kabul etme ve tercih edilmeyen reddetme eylemleri arasındaki zamanlama farklılıkları fazlasıyla yinelenen ve bu iki tür eylem türünde görülen tasarım özelliklerinde bir örüntü oluşturan bir durumdur. Buradan hareketle, tercih edilmeyen eylemlerden önceki duraksamalar, reddetme eylemine bir önsöz olarak değerlendirilebilir. Nitekim  22. örnekte “uzun” bir duraksamadan ve 23. örnekte mikro-duraksamadan sonra benzer bir değerlendirmeyi, sorgulayan/öneren kişinin kendisinin yaptığı görülmektedir. 

(22) (Levinson, 1983:320)


C:            Ya pazartesi günü ofiste olma (.) ihtimalin var mı?
                (2.0)
C:            Sanmam gerçi

(23) (Levinson, 1983:335)

R:          yolunun üstündeyken buraya da uğrar mısın
              (.)
R:          yoksa vaktin olmaz mı
C:          Ya yok burayı ben idare ediyorum

Her iki durumda da ilk konuşmacı duraksamanın bir engeli önceden ima ettiğini kavradığında olumsuz bir karşılık formüle etmek için 22. örnekte ve olası bir soruna dair beklentisini ifade etmek için 23. örnekte girişimde bulunmaktadır.
Bu analiz, ilk konuşmacılar eğer bir duraksamayı reddetme eyleminin önsözü olarak değerlendirebiliyorlarsa o halde duraksama zamanını sadece reddetme eyleminin geleceğine dair bir beklenti formüle etmek için kullanacaklarına, bu süreyi ilk sözcelerini daha “ilgi çekici” ya da “kabul edilebilir” kılmak için değiştirebilir ya da düzeltebilirler biçiminde geliştirilebilir. 21. örneğe tekrar bakarsak, bu tarz bir düzeltmenin yapıldığını açık bir şekilde görürüz.

(21) (Davidson, 1984:ST (ayrıntı))

A: Oh diyecektim ki istiyorsan .hh benimle UCB’de buluşursun ben de sana bilgisayardaki başka şeyleri de gösterebilirim (.)
A:   Hatta sana Basic’de programlama filan da öğretebilirim .hhh

A burada mikro-duraksamayı, bilgisayar kullanımı ile ilgili genel önerisinin reddedileceğinin bir önsözü olarak değerlendirir ve önerisini “Basic” öğretmek gibi daha somut bir hale getirir ve bunu reddetme eylemi gerçekleşmeden önce yapar.  
Tercih edilmeyen eylemler gördüğümüz gibi rutin bir şekilde “ya” ve “ee” gibi araçlarla başlamaktadır (Davidson, 1984). Bunlar da reddetme eyleminin somut bir biçimde önsözünü oluştururlar ve söylenmeleri zaman alır. Bu süre sırasında, önceki teklifler düzeltilebilir vb. ve duraksamalar karşılık yapılan bu düzeltmeler beklenen reddetme eylemi gerçekleşmeden ifade edilebilir. Nitekim 24. örnekteki öneri “ee ya”’dan sonra sağlamlaştırılmış ve 25.örnekte hali hazırda düzeltilmiş olan teklif “ya”’dan sonra tekrar düzeltilmiştir.

(24) (Davidson, 1984:ST)

A:           Baksana Sammy için iş çıktı demektir
A:           . hhhh[h
B:                      [Ee y[a (                          )]
A:                      [ve onun aile arabası]na

(25) (Davidson, 1984:ST)

P:            Oh yani ııh bir dükkana filan gitmek ister misin Market [Basket’da filan]
A:                                                                                                      [hhhhhhhhhhhhh]h
A:           Ya tat[lım ben-]
P:                       [Ya da Ri]chards’da filan

24.örnekte “Sammy” için iş çıkmış olduğu önerisini, sonra gelen “aile arabası”ndan bahsederek reddetme eyleminin geliştirilmesinden önce sağlamlaştırmıştır.Ve 25.örnekte, A’nın “ya tat- “’ından,  “Market Basket”’a gitme önerisinin yeterince ilgi çekici olmadığını yeterince anlayan P, yeni bir dükkandan (“Richards”) bahsetmiştir.
Bu iddiayı genellersek geciktirmenin, potansiyel olarak itibar zedeleyici olan reddetme eylemlerinin, düzeltilmiş öneriler, teklifler vb. sayesinde önceden engellenmesini sağlayan bir araç olduğunu iddia edebiliriz. Bu yüzden yakınlık koruyucu eylemlerin (örneğin uzlaşma, kabul etme vb.) “erken” söylenmesi gerçekleşme olasılığını arttırdığı gibi (Pomerantz, 1984), yakınlığı bozucu eylemlerin geciktirilerek söylenmesi (örneğin onaylamama, reddetme vb.) önceden engellenmesine izin vererek eylemin gerçekleşme olasılığını en aza indirir. Kısacası, tercih tasarımının kurumsallaşmış zamanlama özellikleri, sosyal dayanışmaya destekleyen eylemlerin gerçekleşme eğilimini en yüksek düzeye çıkarmaktadır. Tercih sisteminin kendisi, doğası gereği dayanışmacı eylemlere yönelik taraflılık gösterir. 
Konuşmacıların kendi ilk eylemlerine de bu tarz geciktirme özelliklerine dahil edebileceklerini belirterek bu değerlendirmeye son bir boyut daha ekleyebiliriz. Bunu yapmanın yollarından biri sıra-alış birimlerinin sonlarına “anlama katkısı olmayan” öğelerin -Davidson bu öğelere “denetleme alanları” adını verir- eklenmesidir. Örneklerde öne çıkan “filan” bu öğelere bir örnek oluşturmaktadır. 25.örneği tekrar ele aldığımızda P’nin ilk önerisinin aslında birleşik bir öneri olduğunu görmekteyiz:

(25) (Davidson, 1984:ST)

P:            Oh yani ııh bir dükkana filan gitmek ister misin Market Basket’da filan
                 Ya da Ri]chards’da filan

Burada ilk öneri, “dükkan” kelimesinin söylenmesiyle neredeyse tamamlanmış gibidir ve tam bu noktada ve anda öneriye diğer konuşmacı tarafından karşılık verilebilir. “Filan” ‘ın eklenmesi bu sayede, erken bir kabul etme eyleminin başlatılabileceği (“filan” ile çakışma halinde) bir denetleme alanı sağlar. Bu noktada olumlu bir karşılık gelmeyince, P “filan”’ı “dükkan” yerine “Market Basket”’a işaret ederek düzeltilmiş bir öneri oluşturur-bu öğenin eklenmesiyle öneri “Market Basket’da filan” şeklinde anlaşılabilir hale gelir ve “basket” kelimesinden sonra yeni bir tamamlanma noktası ortaya çıkmış olur. Önerinin bu çeşidine gelecek erken bir kabul, P’nin son eklediği “filan” ile çakışabilecektir. Bu yüzden P, A’nın sözcesine “Ya” ile başladığını duyduğunda bir reddetmenin gelebileceğinden emin olur çünkü A halihazırda önerisinin düzeltilmiş farklı çeşitlerini kabul etme fırsatını es geçmiştir. 
20.örneğe geri dönersek, H’nin teklifinin de alıcısına birçok kabul etme fırsatı ve kendisine de teklifini düzeltme fırsatı tanımak için tasarlandığını görebiliriz. 

(20) (Her:OII:2:4:ST) ((S’nin karısın yakın zamanda diski kaymıştır))

H:        Biz de yapabileceğimiz bir şey var mı diye merak ediyorduk yardım etmek için
S:           [Ya çok]
H:          [Yani     ] alışverişini yapabiliriz ya da başka bir şey

Bu örnekte H’nin ilk teklifinin “ediyorduk” kelimesinden sonra olası tamamlanma noktasına ulaştığı görülebilir. “Yardım etmek için” kelimelerinin eklenmesi, S’nin erken bir kabul etme eylemini gerçekleştirebileceği ama yapmadığı bir denetleme alanı sağlar. S’nin erken bir karşılık vermemesi üzerine, H kendi önerisini daha somutlaştırarak değiştirmeye başlayabilir ve bunu tam da S reddetmeye başlarken yapar. İlk konuşmacılar, bu şekilde sıra-alışın sonuna eklenen öğelerle, reddedilmeye hazırlıklı olmak ve önceden davranıp reddedilmeyi engellemek için denetleme alanları inşa etmelerini sağlamak bu durumda uygulanan prosedürlerden bir tanesidir (bkz Davidson, 1984). 
  Şimdiye kadar gerekçelendirmelerin ve zamanın, bilinçli ya da değil, destekleyici ve dayanışmacı sosyal eylemlerin oluşma ihtimalini en yüksek düzeye çıkarmak için tercih edilen ve edilmeyen eylemlerin tasarlanmasında kurumsallaşmış kaynaklar olarak sistematik bir şekilde nasıl kullanıldığını ayrıntılı olarak ele aldık. Bu değerlendirmeyi belli bir tür “önceden davranıp engelleme” eylem dizisinde bu iki unsurun nasıl birleştirildiğine kısaca bakarak sonlandıracağız-eylem dizilerini başlatma girişimleri (pre-sequence).
Aşağıdaki örneklere bakın:

(26) (Atkinson ve Drew, 1979:253)

A:       Napıyosun?
B:       Hiç
A:       Bi şeyler içelim mi?


(27) (Atkinson ve Drew, 1979:143)

C:       Naber=
           =Söylesene napıyorsunuz
R:        Ya dışarı çıkıyoruz. Niye?
C:        Oh, çık bize gel, bu akşam konuşalım diycektim ama dışarı çıkıyorsan olmaz tabii

Bu eylem dizilerindeki ilk sözceler net bir şekilde bir şeylerin önsözü niteliğindedir (her iki durumda da bir davetin önsözü olduğu anlaşılmaktadır). İkinci konuşmacılar tarafından da aynı netlikte böyle anlaşılmaktadır. Bu yüzden 26. Örnekte B’nin “hiç” kelimesi düz olarak anlaşılmamalı ama bir tür “devam et” olarak anlaşılmalıdır. 27. örnekte is R’nin “Niye?”’si, C’nin sorgusuna önsöz oluşuna hizmet etmektedir.
Bu iki sorma girişimi, net bir şekilde alıcının zamanıyla ilgili bir iddiayı (Bir davet ya da rica formunda) öngörmektedir ve böyle bir iddianın reddedilmesinde kullanılan en yaygın gerekçelendirmeyi hedef almıştır: zamanın olmadığını ve konuşmacının bu sebeple daveti kabul edemeyeceği ve ricayı yerine getiremeyeceğine ilişkin. Eylem dizilerini başlatma girişimlerinde kullanılan bu tarz nesnelerin ve onların yakın akrabalarının kullanımı (örneğin haber vermeyi başlatma girişimi (preannouncements) (Terasaki, 1976), şaka ve hikayeye giriş sözceleri (preface) (Sacks, 1974), başlatma girişimlerinin başlatılması (pre-introductions), kapatışları başlatma girişimleri (Schegloff ve Sacks, 1973) ve kendini tanıtmaya giriş yapma (Schegloff, 1979) konuşmalarda son derece yaygındır. Konuşmacıların tercih edilen eylem dizilerini ya da eylemlerini sürdürmelerinde ve tercih edilmeyenlerden sakınmalarında (ya da iptal etmelerinde) işbirliği yapabilecekleri bir başka prosedürü oluşturmaktadır. Bunun gibi “bu gece ne yapıyorsun?” şeklinde bir sözce hem söyleyene hem de alıcısına belli avantajlar sağlar:
Alıcının hali hazırda işi varsa, bu durumda böylece davet/rica gerçekleştirilmeden bunu belirtebilir. Davet ya da rica etmeyi planlayan konuşmacı bu sayede eylemini iptal edebilir ve böylece diğerinin “itibarını” doğrudan tehdit etmekten kurtulmuş olur.
Alıcının başka bir işi yoksa ama bir davet ya da ricayla muhatap olmamak istiyorsa, yakında yapılacak başka bir etkinlikten bahsederek, davette ya da ricada bulunacak kişinin itibarına doğrudan zarar vermeyi önceden engellemiş olur.
Her iki durumda da, yakında yapacağı etkinlikten bahseden kişi, sözcesinin en azından formel olarak aslında bir davet ya da rica alınan bir ortamdan çok “bilgi talep edilen” ortamda üretebilir olma imkanına sahip olur. Bu durumdaki kişi, itibar zedeleyici davranışta bulunmak ya da o davranışını iyileştirmek durumunda kalmaz.
Alıcının “hiçbir planı olmadığı”’nı belirttiği durumlarda, davette ya da ricada bulunmayı planlayan kişi bu eylemini iki nedenle önceden olduğundan çok daha güvenli tarzda gerçekleştirebilir. Birincisi, beyanlarına dayanan reddetme eylemi sonrası gerekçelendirmeler, büyük oranda önceden bertaraf edilmiş olur. Ve ikincisi, gerçekleştirilecek bir davet etme ya da ricada bulunma eyleminin hemen öncesinde daha az itibar zedeleyici olan bir gerekçelendirme  (“yapabilme imkanı”na dayanan bir açıklama) kullanmayı geri çeviren bir kişinin, söz konusu eylemler gerçekleştikten sonra daha fazla itibar zedeleyici bir açıklamayı kullanması pek mümkün görünmemektedir.

Burada, eylem dizilerini başlatmada kullanılan nesnelerin, etkileşimde tercih edilmeyen ve itibar zedeleyici eylemler ve eylem dizilerinden sistematik olarak kaçınmayı sağlayan, sıklıkla kullanılan konuşmaya özgü bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca eylem dizilerine girişler genellikle bu amaçla kullanıldığını için katılımcının böyle bir girişi kullanamayışı bile açıklanabilir hale gelmektedir. “Acaba bu akşam arabanı kullanmama gibi bir durumun var mı?” gibi bir sözceyle girişin yapılmadığı, “Arabanı ödünç alabilir miyim?” sözcesi, özel koşullar söz konusu olmadığı sürece yapılması onaylanmış ve sinirli bir dedikodunun başlatılmasının kışkırtabilir. 
Yukarıda ele alınan durumlar, varolan bütün ampirik olasılıkları elbetteki kapsamaz. Örneğin eğlenceli bir olay için yapılacak bir davet beklentisiyle “devam et” imasında bulunan bir konuşmacı, daha az eğlenceli bir ricada bulunulduğunu görünce bir mazereti olduğunu “aniden hatırlayabilir”. Eylem dizilerini başlatma girişimlerinde kullanılan nesneler karşısında çok çeşitli kaçamak laflar üretilebilir ve söz konusu nesneler de açıktan anlaşılmaza kadar değişkenlik gösterebilir (eylem dizilerinin ön girişlerinde kullanılan nesnelerle ilgili daha karmaşık örnekler ve meseleler için Drew, 1984’e bakınız ve bu bağlamda sıra-alış tasarımıyla bağlantılı daha geniş sorunlarla ilgili Brown ve Levinson, 1978’e bakınız). Yine de burada sosyal dayanışmanın korunmasında hem zamansal hem de nedensel hususları dikkate alan başka kaynakları en azından anahatlarıyla almış olduk. 
Bu bölümde bazı standart, kurumsallaşmış sözce özelliklerinin ve eylem dizisi tasarımının sistematik olarak nasıl sosyal dayanışmanın korunmasıyla ilişkili olduğunu inceledik. Tercih organizasyonunun belirleyici özellikleri, çatışmadan kaçınmayı destekleyici, sistematik bir “taraflılık” sergiler ve bu özelliklerin kurumsallaşması da bu taraflılığı, sosyal yapının bir özelliği olarak kolektifleştirir. Burada tercih organizasyonunun, çatışmadan kaçınmada etkili olduğu apaçık olan birçok özelliğinden biri üzerinde durulmuştur. Ancak bu noktada iddia edilebilir ki tercih kısıtlamaları, çok küçük ve kısa vadeli olmalarına rağmen, etkileri oldukça zengindir çünkü davranış üzerindeki etkileri nüfuz edicidir.

Kaynakça
Atkinson, J.M. ve Drew, P. (1979) Order in Court:the Organization of Verbal Interaction in Judicial Settings, London, MacMillan.
Atkinson, J.M. ve Heritage, J.C. (1984) Structures of Social Action: Studies in Conversation Analysis,  Cambridge, Cambridge University Press.
Brown, P. and Levinson, S. (1978) Universals in language usage:politeness phenomena. In E. Goody (ed.) Questions and Politeness:Strategies in Social Interaction, Cambridge, Cambridge University Press, pp.56-289.
Davidson, J. (1984) Subsequent versions of invitations, offers, requests and proposals dealing with potential or actual rejection. In Atkinson and Heritage 1984, pp.102-28.
Drew, P. (1984) Speakers’  “reportings” in invitation sequences. In Atkinson and Heritage 1984, pp. 129-51.
Goffman, E. (1955 )On face-work:an analysis of ritual elements in social interaction. Psychiatry, 18, pp. 213-31.
Jefferson, G. (1983 )On exposed and embedded correction in conversation. Studium Linguistik, 14, pp. 58-68.
Labov, W. ve Fenshel, D. (1977) Therapeutic Discourse:Psychotherapy as Conversation, New York, Academic Press.
Levinson, S.C. (1983) Pragmatics, Cambridge, Cambridge University Press.
McBarnet, D., (1981) Conviction, London, MacMillan.
Merritt, M. (1976) On questions following answers (in service encounters). Language in Society, 5, pp. 315-7.
Pomerantz, A.M. (1975) Second Assessments: A Study of Some Features of Agreements/Disagreements. Unpublished Ph.D. dissertation, University of California at Irvine.
--------. 1978a: Compliment responses:notes on the cooperation of multiple constraints. In Schenkein 1978, pp.79-112.
-------. 1978b: Attributions of responsibility:blamings. Sociology, 12, pp.115-21.
-------.1980:Telling my side: ”limited Access” as a “fishing” device.Sociological Inquiry, 50, pp.186-98.
-------.1984: Agreeing and disagreeing with assessments. In Atkinson and Heritage 1984, pp.57-101.
Psathas, G. ((ed.) 1979) Everyday Language: Studies in Ethnomethodology, New York, Irvington Press.
Sacks, H. (1974) An analysis of the course of a joke’s telling in conversation. In R.Bauman and J. Sherzer (eds.) Explorations in the Ethnography of Speaking, Cambridge, Cambridge University Press, pp.337-53.
Schegloff, E.A. (1979) Identification and recognition in telephone conversation openings. In Psathas 1979, pp.23-78. 
Schegloff, E.A., Jefferson, G. ve Sacks, H. (1977) The preference for self-correction in theorganization of repair in conversation. Language, 53, pp.361-82.
Schegloff, E.A. ve Sacks, H. (1973) Opening up closings. Semiotica, 7, pp. 289-327.
Schenkein, J.N: 1978: Studies in the Organization of Conversational Interaction, New York, Academic Press.
Terasaki, A.K. (1976) Pre-announcement sequences in conversation. Social sciences working paper no.99, Irvine, University of California.
Wootton, A. (1981) The management of grantings and rejections by parents in request sequences. Semiotica, 37, pp.59-89.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.