7 Eylül 2014 Pazar

KONUMLANDIRMA VE AÇIKLAYICI REPERTUARLAR KONUŞMA ANALİZİ İLE POSTYAPISALCILIĞIN DİYALOĞU
Margaret Wetherell


M.Wetherell (1998). Positioning and interpretative repertories: conversation analysis and post-structuralism in dialogue. Discourse and Society. Vol 9(3); pp.387-412

Çeviri:Sibel A.Arkonaç


ÖZET
Bu makale Schegloff’un(1997) Eleştirel Söylem Analizi(ESA) hakkındaki yorumlarına odaklanmakta ve bu yorumların gücünü, orta sınıf üç beyaz erkeğin bir grup tartışmasında içlerinden birinin yakın zamandaki seks hikâyesinden bir kısmını ilgilendiren parçasının analiziyle ilişkili şekilde değerlendirmektedir. Laclau ve Mouffe (1985,1987)’nin postyapısalcılıktan etkilenmiş yazıları aynı veri için alternatif bir analitik çerçeve olarak sunulmaktadır. Analiz konuşmanın konusu olan olayın bağlamsallaştırılmasını, konuşmaya dâhil olan genç adama önerilen ve girilen pozisyonları, ideolojik ikilmelerin ve açıklayıcı repertuarın analitik kavramlarını kullanarak incelemektedir. Postyapısalcı özne pozisyonları kavramının ve de Schegloff’un eleştirel söylem analizi için önerdiği metodolojik reçetenin eleştirisi yapılmıştır. Sosyal Psikolojide eleştirel söylemsel araştırmalar için çıkarımları tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: bağlamsallaştırma, Konuşma Analizi, Eleştirel Söylem Analizi, ideolojik ikilemler, açıklayıcı repertuarlar, maskülenlik, katılımcıların yönelimleri, post yapısalcılık, cinsellik, özne pozisyonları






Teun van Dijk’ in Discourse & Society (dergisi) için yazdığı son editoryal yazıda belirttiği üzere söylem analizinin iyisini kötüsünden ayırdetmek kolay bir iş değildir. Söylem işindeki mesele her ne kadar “ her şey uyar” olmasa da, herhangi tek başına herhangi bir değerlendirici kriter takımının da bunu yeteri kadar kanıtlayacağı pek mümkün gözükmemektedir. Bununla birlikte bu durum söylem analistlerini analiz için kendi “ altın standartlarını” savunma ve meşrulaştırma teşebbüslerinden (ya da editörleri değerlendirici yargıda bulunmaktan) alıkoymamaktadır.  Discourse & Society’de yayınlanan son yeni bir makalede konuşma analisti Emmanuel Schegloff aslında tam da bu türden bir standart formule etmeye çalıştı. 
Schegloff birçok (tanımlanmamış) söylem analizi biçimini iş edinerek bu tip analizlerin, kendisinin konuşma analizinin ‘teknik’ disiplini olarak tanımladığı şeye dayandırılması gerektiğini savunmaktadır. Schegloff bu teknik uygulamanın sonucu olarak eleştirel söylem analistlerinin söylemsel fenomeni düşündüklerinden çok farklı bulabileceklerini ileri sürmektedir. Konuşma analizi, Schegloff’un eleştirel söylem analistlerinin büyüklenmesi dediği şeyin doğrulayıcısı olarak da sunulabilir. Bu büyüklenme Schegloff’ a göre bir entelektüel hükümranlık ediminde analistlerin kendi dayanak noktalarını katılımcıların hâlihazırda açıkladıkları ve içsel şekilde inşa ettikleri dünyaya zorla kabul ettirdiklerinde apaçık ortaya çıkar. Son olarak Schegloff, yapı çözümcü ve postmodern görüşlerin vurguladığı olası muhtemel açıklamaların sonsuza giden geriye açılımları karşısında konuşma analizinin bir tür kapanışa götürecek kurallı bir yöntem sağladığını öne sürer.
Bu makalenin amacı Schegloff’un önerilerini bazı verilerle ilişkili şekilde yorumlayıp inceleyerek söylem analizi değerlendirme kriterleri hakkındaki geniş tartışmaya katkıda bulunmaktır. Ben, geniş bir ‘eleştirel’ kalkanın arkasında yürütülen söylem analizleri için konuşma analizinin aslında kullanışlı bir disiplin önerisinde bulunduğunu ama bu disiplinin iki şekilde olması gerektiğini savunuyorum. Konuşma analizi bir söylem parçasına dair kendi klasik –neden bu sözce burada?-  sorusuna kendi başına yeterli bir cevap veremez. Bilakis eksiksiz ya da bilimsel bir analiz ( teknik bir analizin aksine)  Schegloff’un öne sürdüğü sınırların ötesine uzanmalıdır. Bu tartışma aynı zamanda belli bir disiplin bağlamından– sosyal psikolojide gelişmekte olan söylem analizinden - çıkmaktadır ve de bununla ilişkilidir. Son yıllarda sosyal psikoloji, iki ya da daha fazla söylem analizini ayırt etmenin ortak alanı hâline geldi (bkz. Antaki, 1994; Burman ve Parker, 1993;Parker, 1990;Widdicombe ve Wooffitt,1995). Sınırlar tipik bir şekilde, post yapısalcı ya da Foucaultcu çizgileri takip eden etnometodolojik ve konuşma analizci gelenek ve de analizlerine katılan çalışma biçimleri arasında çizilir. Bu sebeple Widdicombe and Wooffitt,  konuşmanın eylem yöneliminin incelikli analizini öneren söylemsel psikoloji ile (sözgelimi Edwards,1997; Edwards ve Potter,1992) önderliğini Foucault’nun çalışmasının yaptığı söylem, güç ve öznelleştirmenin birbirine geçmesiyle ilgilenen araştırmaları (sözgelimi Hollway,1984;Marks,1993) birbirinden ayırır. 
Analizin bu daha “moleküler” veya daha “molar” stiller halinde ya da “eleştirel” karşısında “eleştirel –olmayan” söylem analizi halinde bölünmesinin tersine bu çalışma sosyal psikolojik projeler ve başlıklar için bir dizi etkiyi söylem analizi için geçerli bir yaklaşım haline sokma teşebbüsleriyle aynı çizgide giden daha sentetik bir yaklaşımın savunmasını yapmaktadır (bkz.Potter ve Wetherell, 1987; Potter ve ark. 1990;Wetherell ve Potter, 1992). Post yapısalcılıkla etnometodoloji/ konuşma analizi arasındaki bağın bana göre tekrar gözden geçirilmesi gerekmekle birlikte sosyal psikolojideki söylem işi için birini diğerinin şartlarında okuyan bir duruş en üretken temeli sağlamayı sürdürmektedir tıpkı sözgelimi, kültür antropologları ile iletişim etnograflarınn (bkz. Duranti, 1992;Lindstrom,1992;Maybin, 1997;Ochs, 1992) en etkili olacak eklektik yaklaşımı bulmaları gibi. … Bu makalede önce mesele olan veriyi sunuyorum sonra bu verinin kendisine ve herbirinin önerdiği yeterlilik değerlendirmesine geçmeden önce Schegloff’un konuşma analizini üstlenişiyle bazı post yapısalcı yazıları, birbirine zıt iki potansiyel analitik çerçeve olarak gözden geçireceğim.

“BİR GECEDE DÖRT”   
Ekte sunulan söylem parçası, maskülen kimliklerin yapılandırılması üzerine görece bir şekilde büyük ölçekli bir projeden gelmektedir (Edley ve Wetherell, 1995, 1996, 1997;Wetherell,1994;Wetherell ve Edley,1998). Projenin yoğun refleksiv etnografya içeren bu bölümü (Atkinson, 1989), Birleşik Krallık’ta eğitimi karma olmayan, bağımsız bir erkekler okulunun altıncı sınıf ortak odası etrafında ve odanın kendisinde yürütülmüş, 17-18 yaşlarında beyaz erkek öğrencilerle küçük gruplar halinde yapılan görüşmeleri kapsamıştır. Her üç grupla yaklaşık üç ila iki aylık bir zaman zarfında her hafta görüşmeci ile (Nigel Edley) bir saat toplandıkları yaklaşık sekiz görüşme yapılmıştır. Bu etnografyanın amacı orta sınıf maskülen kimliklerin tek bir kurumsal mekân içindeki yapılanmasını,  genç erkeklerin sosyal ilişkilerini, gelecekleri hakkındaki beklentilerini, çalışma ve ev yaşantılarını, kadınlarla ve hemcinsleri ile olan ilişkilerini, popüler kültür, feminizm, homofobi, erkeklik stereotipleri ve bunlar gibi günlük hayatlarının çeşitli yönlerini kapsayan görüşmeleri incelemektir.
Ekteki materyal bu küçük grup görüşmelerinden birinin (Grup C)  beşinci oturumunun ortalarından bir yerden alınmıştır. Katılımcılara ( Phil, Aaron ve Paul) ve konuşmada bahsi geçen genç kadına, görüşmeci hariç,  takma isimler verilmiştir. Bu alıntı görüşmecinin yeni bir konuşma konusunu haftasonu boyunca Aaron’ın da dâhil olduğu bazı geçmiş ama açıklanmamış olayları seçerek açmasıyla başlar.

1.Alıntı  
1        Nigel:          Tamam evet anlat dört kişiyle 
2                             bir gecede =

1       Nigel:           Okay yeah tell me about going with four people in one
2                            night=

Bu formülasyon kulağa nihayetinde Phil’in Aaron’un adına tamamladığı ve sunduğu (10-74 arası satırlar) olayların bir tarifi için Aaron’a yapılan bir rica gibi gelmektedir. Bu açıklama Aaron’un Cuma gecesi gece klubündeki ve cumartesi gecesi partideki davranışlarını ve dört farklı genç kadınla ilişkisinin niteliğiyle ilgilidir. Nigel Edley’nin orta sürmesiyle tartışılan konu (aslında 1.Ek’te sunulandan çok daha fazla kere sıraalışlarla konu devam eder), olayın değerlendirilmesini dikkate alarak ilerler (76-93 arası satırlar).

2. Alıntı 
73        Phil:       beni geri götürdü bir şekilde (0.3) 
74                      senin için iyi bir hafta sonu olmuştur
75                       (.)
76        Nigel:    İyi miydi?

73        Phil:       So that like took me aback somewhat (0.3) 
74                       so that was a good weekend for you
75                       (.)
76         Nigel:    Is that good?

Aaron’un arkadaşlarının ‘takılması’ndan ya da gelen eleştirilerin tartışılmasından sonra Nigel, tartışmayı Aaron’un hareketlerinin ahlakı üzerine bir kez daha odaklanmak üzere araya girer.

3. Alıntı  
94       Nigel:             =evet yani şeyi söylemiyorum yani iki günde dört
95                              iyi mi diye yani etkileyici [tabiki       
96      Aaron:                                                      [hh [hhh ] hh
97      Phil:                                                          [hhhhh] hhhh
98      Nigel:            ama şey demek istiyorum (.) itibar gören
99                            bişey sanılıyor (.) di mi? (.) yani öyle değil mi?

94     Nigel:           =Yeah I mean I wasn't sort of saying is four in two
95                         days good I mean it's impressive [you know]
96     Aaron:                                                               [hh [hhh ] hh
97     Phil:                                                                   [hhhhh] hhhh
98     Nigel:           But I me::an like (.) it presumes that erm that's:: a
99                          creditable thing (.) yeah? Is it? 


Phil ve Aaron, Aaron’un ‘düşük ahlaki düzeyini’ tartıştıktan sonra, dördüncü katılımcı (Paul)konuşmaya davet edilir ve görüşleri sorulur.  

4.Alıntı

116 Nigel:     Doğru (.) tamam(0.2) ne düşünüyorsun Paul?
116 Nigel:     Right (.) okay (0.2) what do you think Paul? 

Paul hemen bir cevap vererek buna uyar ve Aaron ve Phil’i olup bitenin niteliğini ve de durumunu yeniden formüle etmeye yönlendirecek Sokrat türü bir diyalogla görüşlerini ortaya koyar.
Görüşmecinin soruları, karşılıklı ilişkili ve son derece nüfuz edici iki söylemsel faaliyet için kilit rol oynamaktadır- olayların tanımlanması (niteliklerinin formüle edilmesi) ve bu olayların açıklanması ile değerlendirilmesi. Bu veriler içinde söylem analistinin ilgilenileceği pek çok şey vardır: sözgelimi birinin adına bir hikâye anlatmak gibi hassas bir mesele, bol miktarda boş konuşma, dolaylı konuşma, özellikle Aaron’un açıklamalarındaki söylemsel işlevler ve bunların kullanılışı, özellikle de gülmenin rolü, Aaron’un hem destekleyicisi hem de ‘işkencecisi’ olarak Phil’in çifte konumu, görüşmenin çerçevesi içinde söylemin organizasyonu dâhil pek çok şey vardır. Biraz sonraki tartışmalar için seçmek istediğim bakış açıları, ‘ne olduğu’ hakkındaki birden fazla versiyonun inşası ile ‘sorunlu’, ‘sorunsuz’ kimlikler diye adlandırdığım şeyin ilişkili inşasını kapsamaktadır.  
Bununla birlikte bu özellikleri incelemeden önce konuşma analizini, özellikle Schegloff’un (1991, 1992,1997) metot ve içerik üzerine yazıları ile daha sonra alternatif bir çerçeve olarak post yapısalcı yazıların (Laclau,1993; Laclau ve Mouffe,1985, 1987; Mouffe,1992; Shapiro,1992) bazılarına odaklanarak bu materyal için potansiyel bir analitik çerçeve olarak kurdum. Her bir görüş açısı bu türden söylemi nasıl anlayabilir? Bu konuşmanın analizi için ne gibi kavramlar önerirler?

KONUŞMA ANALİZİ
Geleneksel sosyolojide ya da bu konu için geleneksel sosyal psikolojide Ek’te göreceğiniz materyal türünün tatmin edici bir analizi dışsal sosyal bir sebeple ya da içsel psikolojik bir motivasyonda bulunan örüntülerle ilişkili olacaktır. İlgilendiğimiz şey tanımlamalardan çıkarsanabilecek olan Aaron’un asıl hareketlerindedir. Açıklarken sözgelimi Aaron’un davranışının (“bir gecede dört”) kadınlara olan tutumundan, cinsel rol ideolojilerini benimsemesinden ya da belki cinselliği yaşantılayan bir ergen olarak gelişim evresinden kaynaklanmış olabileceğini söylemek yeterli gelebilir.
Etnometodolojistlerle konuşma analistlerinin analitik çerçevelerini bundan ayırt eden tabii ki, bu dış kaynaklı sosyal ya da doğal sebeplerle ilgilenmemeleri ve analisti hemen konuşmadan çekip konuşmanın ardındakini belirleyen, gerçek gibi görünen bir şeye iten bu yana adım atmayı reddetmeleridir (Garfinkel,1967; Heritage, 1984). Schegloff’a göre Ek’te örneklenen türden etkileşim-içinde-konuşma sosyo kültürel ‘bir’ alanı hatta ‘belirli bir’ sosyo kültürel alanı temsil eder. Burası kültürün ve ‘bu sosyalin’ gerçekleştiği yerdir. Ve ilgilenilen nokta, karşılıklı öznel bir sosyal düzen inşa eden katılımcılar için bu konuşmanın ne ifade ettiğidir. 
Konuşma analistleri konuşmada sosyal organizasyonun yapılış tarzını inceler. Duranti ve Goodwin’e (1992 s/192) göre konuşma çalışması, katılımcıların giriştikleri olayların yerel özelliklerini kurmakta genel ve soyut işlemleri nasıl kullandıklarının ayrıntılı bir analizine izin verir. Ancak bu gibi işlemlere, hep ya da hiç tarzı yerleşik kurallardan çok duruma yerleşik esnek tarzda uygulanan sosyal pratikler olarak bakılır. İşlemler sözgelimi sıra alış yeteneği, ardaşıklık organizasyonunun tanınması, sorunun tipik cevabının olduğu şartlı ilgililik olabilir (Schegloff,1968).
Analizler, katılımcılar konuşmada kendi katkılarını icra ederken ortama ve bağlama dair kendi anlamalarını ve de ortaya çıkan faaliyetleri kavrayışlarını birbirlerine sergileyişleri hakkında genel gözlemlerden hareketle ilerler. Toplumun üyeleri bildikleri şeyleri –pratik akıl yürütme becerilerini ve yetkinliklerini sergiler. Sözgelimi sözcelerin görevini yapmak üzere nasıl düzenlendiğini, diğer katılımcıların cevapları ya da sıra alışları bu sözcelerin özneler arası nasıl anlaşıldığını ve de alındığını gösterirken görmek mümkündür (Sacks, 1992). Konuşma analizinin odak noktası bu yüzden konuşmanın refleksiv (yansımalı) şekilde tamamlanması üzerinedir. Konuşma analizi konuşma etkinliğinin iyi bir tarifini vermeye çalışır ama konuşma analizi aynı zamanda konuşma etkinliğinin sosyal düzenin ya da sosyal organizasyonun yapısına dair bir görüşe bağlı tarifinin sınırlı anlamdaki bir açıklamasıdır.
Schegloff’un (1991,1992,1997) metodolojik kurallar üzerine yazıları kendi analitik tecrübelerine dayanıyordu aynı zamanda bu görüşün konuşmanın ne olduğuna ve bunun sosyal hayatı anlamaktaki ilgisine dayanıyordu. Daha önce de belirtildiği üzere 1997’deki makalesinde özeldeki hedefi, cinsel rol ve güç ilişkileri gibi konularda süregiden açıklamaların, Schegloof’un da gördüğü üzere yarım yamalak, mesnedsiz ve nesnelerini riske sokar hale gelen eleştirel söylem analizi biçimleridir. Schegloof, toplumun üyeleri olarak bizlerin (bilim adamları ve analistler) kimin baskı altında olduğunu kimin ‘iyi adamdan’ (yazardan aynen) kimin ‘kötü adamdan’ (yazardan aynen) sayıldığını bilebileceğimizi ama bu bilgiyi analize a priori halde ithal etmenin rahata düşkünlük olduğunu öne sürer. Buna benzer olarak bilimselliğimizi ve de teorik endişelerimizi, sözgelimi ideolojik söylem gibi konularla meşguliyetimizi toplumun sıradan üyelerine zorla kabul ettirmemeliyiz. Schegloof paradoksal bir şekilde, eleştirel analistlerin sadece katılımcıların iç kaynaklı endişelerine ve yönelimlerine odaklanırlarsa daha tatmin edici türden bir eleştirel analizin sonuç verebileceğini öne sürer. 
Katılımcıların yönelimlerinin ön plana çekilmesi ile analistlerin kaygılarını ve kategorilerini arka plana çekmesi için yapılan bu savunma, bundan başka tüm analitik iddiaların empirik olarak temellendirilmesi gerektiği şartına bağlanır. Veri ‘işaret edilebilir’ olmalı ve şeyler ortaya çıkarken bu anlar görünür kılınmalıdır. Analist, katılımcılar için iddia edilen yönelimleri gösterebilmeli ve katılımcıların daha sonraki davranışının, konuşma organizasyonunda her sıra alışlarında bu anlayışı nasıl sergilediklerini gösterebilmelidir.
Schegloff (1992) konuşmanın ıraksal ya da dışsal dediği bağlamlarla(bir etkileşimin sınıf, etnik, cinsel rol kompozisyonu, ortaya çıktıkları kurumlar ve ekolojik, bölgesel ve kültürel ortamlarla) yakın bağlamsal değişkenleri (katılımcıların etkileşim diye alıştıkları türden ortamı, konuşmacı/dinleyici için uygun yerler ya da rolleri) kapsayan potansiyelde uygun birçok bağlamı olduğunu öne sürer. Ama ne olduğuna dair muhtemel görüşlerin sınırsızlığı ile her-uygun oluş karşısında önemli olan şey, katılımcı için neyin uygun olduğudur. Bu görüşe göre öyleyse analiz, Schegloff’un etkileşimin içsel anlamı dediği şeyle uyumlu olmalıdır. Kendi açısından inceleme nesnesini ciddiye almalı ve etkileşim içinde konuşma çalışmasının son derece avantajlı olan özelliğini fark etmelidir ki bu, Schegloff’un (1997) ifade ettiği üzere iptal edilebilir bir gerçeklik duygusuyla, kendi kuruculuğu içsel şekilde sağlanan sosyo-kültürel bir alandır.

SOSYAL POSTMODERNİZM
Bir açıdan Laclau ve Mouffe’un ve Shapiro’nun sağladığı analitik çerçeveler pek de farklı olamazdı. Laclau ve Mouffe’un çalışması, Nicholson ve Seidman’ın (1995) ‘sosyal postmodernizm’ olarak adlandırdıkları şeyle aynı çizgiye gelir. Bu ad, daha etkin sosyalist ve radikal demokratik politik projeler geliştirmek üzere söylem, anlamlandırma ve merkezsizleşmiş özne hakkında post yapısalcı görüş açılarını harekete geçirme amaçlarını yansıtmaktadır. Schegloff etkileşim içinde konuşmaya odaklanırken Laclou ve Mouffe ‘söylemi’ kendilerine konu edinirler. Schegloff üyelerinin yöntemlerini, incelediği materyal için düzenleyici kural olarak alırken Laclou ve Mouffe ‘söylemsel söyleyişlerin’ ve ‘hareketsiz noktaların’ yapılandırıcı etkilerine odaklanır. Shapiro ise anlaşılabilirliğin kurumsallaşmış biçimlerini kuran ‘proto-konuşmalara’ yönelik jeneolojik bir bakış tavsiyesinde bulunur.  
… Laclou ve Mouffe’un söylem anlayışları kapsamlı bir anlayıştır. Söylem genelde sosyal ya da insan anlam yapıcı süreçlerle eşitlenir. Söylem tarifleri hem dilbilimsel hem de dilbilimsel olmayan öğeler taşır. Bu kombinasyona bir örnek olarak Laclou ve Mouffe (1987) okuyucularından tuğla bir duvar örme işini düşünmelerini isterler. Bu örme işinin tümü konuşma edimlerinden (“o tuğlayı bana ver”) ve fiziksel edimlerden (tuğla üzerine tuğla yerleştirme) yapılmaktadır ama yine de her iki tür edim de anlamlarını bir diğeriyle ilişkisinden ve  ‘tuğladan duvar örme’ olarak bildiğimiz sosyal olarak inşa edilenden ve istikrarlı ilişkiler sisteminden elde eder. Bu edimler sadece bu şekilde kurulan nesnelerin  (tuğlalar gibi) ‘varlığına’ ve de dolayısıyla insanlar için bu nesnelerin ne olduklarına işaret etmez yanısıra sosyal faillerin karakterine, kimliğine ve de ‘varlığı’na da işaret eder. Bu suretle yine onların bir örneğini kullanarak bu ‘futbol söylemi’, bir parça metalle ağı ‘kale’ haline sokarken küre biçiminde belli bir nesneyi de ‘top’ olarak kurar. Aynı şekilde bu küresel nesne ve tahta parçalarıyla ilişkisi tariflenmiş duruşu olan herhangi biri ‘oyuncu’ ya da ‘kaleci’ olur.
Bir başka ifade ile Laclau ve Mouffe sosyal alana bir bütün olduğu kadar söylemsel olarak da tasavvur ederler. Ya da, Laclau’nun ortaya koyduğu üzere “ (t)oplumu insanların kendi gerçekliklerini inşa ettikleri uçsuz bucaksız argümantatif bir doku gibi kavramak…mümkündür”. Kapsamlı söylem kavramı ile alıntılanan örneğine uyarak Laclau, sosyal gerçekliklerin inşa edildiği ‘argümantatif dokunun’ hem sözlü hem de sözsüz olduğunu vurgulamaya çabalamaktadır. Laclau ve Mouffe için söylemsel olanla ekstra söylemseli ya da konuşma ile bu dünyayı ayırt etmenin bir anlamı yoktur –  daha ziyade sosyal fail ile nesnelerin, sosyal kurumlarla ile sosyal yapıların ortaya çıktığı sürekli değişen ilişki kalıpları içinde yapılandırılan sürekli bir anlam kurma faaliyeti vardır (söylemin ufku).   
… İyi post yapısalcılar gibi Laclau ve Mouffe de imlemenin (dolayısıyla sosyalin) farklılıkların hiç bitmeyen oyunu olduğunu öne sürerler. Anlama nihai bir şekilde asla sona eremez: her zaman değişip duran, istikrarsız ve şüpheli olandır. İnsan ve nesne olmak asla ilk ve son kez kapalı bir farklılıklar sistemi içinde özetlenemez. Bununla birlikte Laclau ve Mouffe bu kapalı olmayışa ve de sonlandırılamazlığa verilen önemi, sosyalin ‘radikal ilişkiselliğini’, ‘söylemsel eklemleme’  ya da ‘düğüm noktaları’, ‘söylem kümeleri’ veya ‘topluluk’ biçimlendirmek gibi belli belirsiz bir şekilde tarif etmektense, bir organizasyon süreci hakkındaki iddialarla birlikte düşünür. İnsanlar ve nesneler olarak fark edilen şeyler ve de bu varlıklar arasındaki ilişkiler, oldukça uzun bir tarihsel dönem içinde tutarlı biçimler halinde ortaya çıkar ya da bir araya getirilir. İktidar/güç bu eklemlemenin ve düğüm noktalarının biçimlenmesinde fark edilebilir. Gerçekten de güç, ‘eklemleme’ ve bu eklemlemeleri sadece ‘yapıştırmak’ değil yanısıra bunların hegemonik ve de yaygın hale gelmesini sağlama kapasitesi olarak görülür. Foucault’unun ve de Gramsci’nin Laclau ve Mouffe’un formulasyonları üzerindeki bu etkisi burada çok aşikârdır.
Laclau ve Mouffe için insanlar ya da sosyal failler hem edilgendirler hem de aktif. Bir taraftan insanlar anlam kurma ve de seslendirme için gereken enerjiyi sağlayacak gibi görünür. Diğer taraftan Mouffe’nun da tartıştığı üzere bireysel özne merkezsiz, kendi söylemsel faaliyetinin yazarı olmayan bir hale girer, söylemin kaynak noktası olmaktan çıkar:

Sosyal failin, kapalı bir farklılıklar sistemine asla bütünüyle sabitlenemeyen, aralarında bir ilişkinin gerekmediği ama sürekli bir üst-belirlenim ve yer değiştirme hareketinin gerekli olduğu farklı söylemlerle inşa edilen, bir ‘özne pozisyonları’ topluluğu tarafından kurulduğunu… düşünebiliriz. Böylesi çoklu ve de çelişkili bir öznenin ‘kimliği’ bundan dolayı her zaman raslantısal ve şüphelidir, bu özne pozisyonlarının kesiştiği yerde sabitliği geçicidir ve spesifik tanımlama biçimlerine bağımlıdır. Bu sebeple bu sosyal failden sanki birleşik ve türdeş bir varlıktan bahsediyormuşçasına konuşmak imkânsızdır. Buna daha çok, çeşitli söylemsel oluşumlar içinde kurulan çeşitli özne posizyonlarına bağımlı, bir çokluk gibi yaklaşmamız gerekir (Mouffe, 1992 s/372).

Bu pozisyonun geleneksel ideoloji, yanlış bilinçlilik ve nesnel grup çıkarları gibi kavramlar için önemli gizil anlamları vardır. Yanlış bilinçlilik kavramı; sosyal faillerin gerçek ya da doğru kimlikleri olduğunu (sözgelimi proleteryanın üyeleri gibi) ve bu sosyal kimliklerle birlikte giden gerçek ya da doğru çıkarların yanlış algılanabileceğini, basit bir şekilde fark edilemeyebileceğini ya da bulanıklaştırılabileceğini görülmez olabileceğini varsayar. Bunun yerine Laclau ve Mouffe (1987) kimliklerle çıkarların bu şekilde sosyal ve söylemsel inşanın öncesinde işler olmadığını öne sürerler. Daha çok, ‘ “çıkarlar”… sosyal bir üründür ve taşıyıcıları olan faillerin bilincinden bağımsız bir şekilde var olmazlar’ (s/118). Çıkarlar söylemsel şekillendirmelerden çıkar, harekete geçirilmelidirler ve söylemsel olarak ulaşılabilir kılınmalıdırlar.
Shapiro’nun yazılarında bu formulasyonlardan ortaya çıkabilecek türden analitik faaliyeti eklemlemeye yardım eden Foucault’nun jeneoloji kavramının bir yorumunu bulmak mümkün. Shapiro şöyle tartışmaktadır; ‘(a)nlaşılır değiş tokuşlar her zaman durum içine konumlandırılımıştır…bu bağlam-anlam ilişkisi, bir ya da daha fazla tarzda bağlam kuruşların ve bunların ilişkili sözcelerinin rakip ihtimalleri alt ettiği karmaşık bir mücadele geçmişini altına toplar’ (1992, s/38). Öyleyse jeneolojinin işi ve de analizi garip, olağan ya da alışılagelmiş anlam kurma tarzlarını yorumlamak, bu anlam kurma yöntemlerinin tarihsel olarak yerini belirlemek ve de iktidarla ilişkilerini soruşturmaktır.
Şimdi Ek’teki materyale dönüyorum. Burada sunulan analitik çerçeveleri taşıyan bu verilerle ilişkilendirmek istediğim iki iddia var. Birincisi merkezsizleşmiş öznenin post yapısalcı açıklamalarının tersine konuşma analizi ile etnometodolojiyle orantılıdır. Özne konumlarının son derece durumsallaşmış yapısı ve de konuşmada pozisyon alışı kendi başına fitilleyen söylemden çok açıklanabilirliğin önemi üzerinde durmak istiyorum. Konuşmanın ayrıntılı analizi farklı bir ‘ kurgulanan kimlik’ görüşüne izin vermektedir.
İkincisi, bu materyalin kabaca ‘teknik’ analizinden çok tam bir analizi için üyelerin yöntemlerinden oluşan Shapiro’nun terimiyle kurumsallaşmış anlaşılabilirlik biçimlerini gözönüne almak gerekir. Schegloff’un konuşmanın sınırlarını işaretleme şeklinin yararsız ve de verimsiz olduğunu öne süreceğim. Post yapısalcı yazılarda söylem kavramı daha kapsayıcı oldukça ve de Laclau’nun sosyal hayatın argümantatif dokusu kavramı örnekle gösterildikçe analize daha iyi bir zemin sağlanmaktadır. Bu noktaları geliştirirken konuşma analizi ve postyapısalcılık gibi gelenekler karşısında daha bütünleşik bir duruşu olan sosyal psikolojik söylem analizinden değişkenlik (Potter ve Wetherell, 1987), ideolojik ikilemler (Billig ve ark.1988) ve açıklayıcı repertuarlar (Potter ve Wetherell, 1987; Wetherell ve Potter, 1988) gibi analitik kavramları çekip alacağım.

Sorunlu ve Sorunsuz Özne Pozisyonları
Post yapısalcı teorisyenler daha küresel görüş açılarıyla burunlarını nadiren etkileşim içinde konuşmanın zorunluluklarına sokarlar. Kendi görüş açılarının şimdi bu yerde tam bu konuşmada neler olduğuna nasıl uygulanabileceğini açıklamaları nadiren istenir. Teorik kavramlar etkileşimin, dilin ya da sosyal hayatın yapısı hakkındaki çoğu zaman gizil olan varsayımlar üzerinden soyut şekilde ortaya çıkar. Mouffe’nin (1992) anlattığı özne pozisyonları kavramı iyi bir örnektir Ek’teki materyalde Aaron’un birçok pozisyonundan bazılarını, bu olayın (‘bir gecede dört’) yapısının formulasyonlarıyla ve de bu pozisyonların ve formulasyonların sorun yaratma ya da yaratmama tarzlarıyla ilişkili şekilde ayrıntılı düşünürsek bu kavramın yetersizliği aşikâr hale gelir.
Böyle bir analizin kullanışlı yollarından biri (Potter ve Wetherell, 1987) açıklamalardaki ve formülasyonlardaki değişkenliğe bakmak- dünyada insanların, onların niteliklerinin, motivlerinin, zihin hallerinin farklı sık sık tezat hatta birbiri ile tutarsız versiyonlarının ortaya çıkışının izini sürmek- ve konuşmanın akışında bu noktada bu (farklı) formulasyon neden ortaya çıktı diye sormaktır. Aaron için ilk formülasyon ya da pozisyon alışlardan biri 9.sırada içeri girmektedir.

5.Alıntı

   Nigel:    Tamam evet anlat dort kisiyle bir gecede=
   Phil:       [=Ta::mam ((masaya vurur)) ]
   Aaron:   [hhhhhhh hhhhhh hhhhhh h ] hh hayır ::=
   Phil:        = Devam et=
   Paul:      Kayıtta=
   Phil:       =bu bumuydu .hh
                  (.)
   Aaron:    Bilmiyorum biraz sarhoştum=
    Phil:      =Sana anlatacağım onun sarhoş olduğunu…ne biliyorsam söyliyeceğim [çünkü] ben asla                     sarhoş olmam
   Nigel:                                                                                                                         [Hm mm ]
   Phil:       Çünkü ben her zaman cin gibiyimdir [erm::: ]
   Aaron:                                                               [O asla]sarhoş olmaz doğru söylüyor=


Nigel:    Okay yeah tell me about going with four people in one
                night= 
Phil:        [=All::right ((bangs table))]
Aaron:     [hhhhhhh hhhhhh hhhhhh h ] hh no::= 
Phil:         =Go on= 
Paul:        On the record= 
Phil:         =Was it was it this f .hh 
                     (.) 
Aaron:      I don't know I was a bit drunk=
 Phil:         =I I'll tell he was drunk I'll tell you what I know [because] I am never drunk
Nigel:                                                                                      [Hm mm ]
Phil:         Because I'm dead smug [erm::: ]
Aaron:                                             [He's never] drunk it's true= 



Konuşma analizinin bize hatırlatacağı üzere Aaron’un kendini sarhoş olarak konumlandırması hayli özel bir durumdur ve konuşma faaliyetlerini kuşatan bağlamda anlaşılmalıdır. Nigel’in birinci sıradaki açıklama talebi (“anlat”) bir sonraki uygun sıra alış olarak tanımlamayı konuyla şarta bağlı şekilde ilgili kılmaktadır (Schegloff, 1968). Bununla birlikte Aaron konunun ortaya çıkmasındaki korkusunu belli ettikten (4.sıra) ve Phil ile Paul’un bazı araya girişlerinden sonra biraz tereddüttedir. (‘Bilmiyorum biraz sarhoştum’) Bu gibi ‘tercih edilmeyen cevaplar’ (bkz. Pomerantz, 1984) genellikle bir ‘boyun eğmeme’ ifadesiyle desteklenerek gelir bu örnekte de sarhoşluk bu zemini vermektedir. Phil’in bir sonraki sözcesi (10.satır) onun da Aaron’u bu şekilde işittiğine işaret etmektedir çünkü Phil, nitelikli bir şahit olarak hikâyeyi kendisinin anlatmasının neden uygun olacağının (Aaron tarafından onaylanan) delili olarak kendi ayıklığını kullanmaktadır. Gerçekten de bu anlatması cesaret isteyen o yüzden kişinin adına başkalarının anlatmasının daha iyi olacağı hikâyelerden biri haline gelmektedir. 
Bununla birlikte şimdiye kadar çeşitli pozisyonlar oyuna sokulmuştur bile. Aaron’nun sarhoşluğu masaya yatırılmış, gülüşü ve 4.satırdaki  hayır :: ,Phil’in zorlaması (‘devam et’), Paul’un ‘kayıtta’ olmanın önemi üzerinde ısrar etmesi, Aaron için olduğu kadar dinleyiciler için de esrarengiz olayla ilişkisindeki pozisyonlara dair bir yayılım ve bağlam kurmaktadır.  
Antaki ve ark.(1996)’nın analiz ettikleri bazı verilerdeki kimlik işiyle ilgili işaret ettikleri üzere:

Bu gibi katlanılan getiriler kısa bir süre içinde yapılır tabii ki, ama kişiye kimliklerini (dosyalarını) veren biriken bu kayıtlardır. Geçici olabildikleri gibi bu kimlikler, kişinin bir dilbilimci (olarak anlaşıldığı), bir Kennel Club üyesi vs. olduğu zamanlara birer örnek olarak gelecekteki müracaatlara uygun hale gelirler. Bu konuşmacılar bir seferde üç iş yapmaktadır: sosyal kimliklere başvurarak, bu kimliklerin sınırlarını ya da özelliklerini müzakere ederek ve bu kimliklere sahip olmanın kaydını tutarak. Konuşmacılar etkileşimsel geçmişlerinin bir sonraki turunda, kimliklerin konuşma içindeki bu sergilenişinin hepsini ortaya çıkarabileceklerdir (s/488)..


Sosyal kimliklere başvurulmasına, bu kimliklerin sınırlarını ya da özelliklerini müzakere edilmesine ve bu kimliklere sahip olmanın kaydının tutulmasına dair bu faaliyetlerin daha fazla örnekleri aşağıda 6.Alıntı ile başlayan örnekte açıktır. Bu örnekler, özne pozisyonlarının bir hayli işaretleyici olan doğasını ya da başvurulanı anlamak için tıpkı Aaron’un kendini konumlandırışını tam olarak anlayabilmek için 5.Alıntıda kendi sarhoşluğuna başvuruşunu kuşatan konuşma şartlarına bakmanın şart olması gibi, başvuru şartlarının önemini açıklamaktadır. 6. Alıntı Phil’in sık sık Aaron’un haftasonu anlatısını bölen hükmüyle başlamaktadır.

6.Alıntı
67        Aaron:        =O gün çok şanslıydık
68        Phil:           biz ee geri yürüyorduk ve dedi ki 
69                          ah Cuma günü Janesy ile çıktım sen  
70                          dün gece üç kuşla çıktın biriyle de
71                          Cuma çıktın bu senin şanslı ayın
72       Nigel:         Hm mm
73        Phil:           beni geri götürdü bir şekilde (0.3) senin için
74                          iyi bir hafta sonu oldu


67 Aaron:   =We were very lucky that day.    
68 Phil:      We were erm and we were walking back and he says
69              oh I went with Janesy on Friday  and I went yeah you
70              went with three birds last night you went with one on
71              Friday this was in his good month 
72 Nigel:   Hm mm
73 Phil:     So that like took me aback somewhat (0.3) 
74             so that was a good weekend for you 

Ne olup bittiğinin bağlamı şimdi, ‘iyi bir ayın’ ya da ‘iyi bir hafta sonunun’ bir parçası ya da açıklayıcısı halinde formüle edilmiş oldu. Böyle bir ‘şans’ tabii ki ya failliğe bağlı ve içsel olana (kişisel başarıya) atıf şeklinde sunulabilir ya da şans gibi dışsal olana atfedilebilir. Konuşmada tipik olduğu üzere (Edwards ve Potter, 1992) bunların her ikisi de mümkündür ve potansiyel olarak tutarsızdır, Aaron ile takip eden tartışmalarda beliren pozisyonlar başlangıç olarak da 67.satırda (6.Alıntı) beliren daha sonra ‘şanslı’ temasına (bkz. 9.Alıntıda 160.satır) dönmekte ve Nigel’in sonraki müdahalesini takip eden ‘iyi şansına’ konuşmada doğrudan bir şekilde sahip çıkmaktadır.


7.Alıntı
76 Nigel:         İyi miydi?
77 Phil:           onun kitabında biliyorsun ki evet =
78 Aaron:        =hhhh.h [evet
79 Phil:                          [mevzu şu ki] çok ilgi gördün 
80 Aaron:         evet tabi ilgiyi çekebilirdim çünkü
81                     şeye benziyordu (0.2) güzel bir ego gezisi çünkü herkes 
82                     bir şey söylüyordu ‘oh onunla işi bitirdin ha a hahaha’ 
83                     ‘evet yaptım rahatsız eden bi şey mi var’ [Oh, ee, mmm] 
84 Nigel:                                                                             [Hm mm ]


7.Alıntı
76 Nigel:       Is that good?
77 Phil:         Well in his books yes you know=
78 Aaron:      =hhhh.h [yeah] 
79 Phil:                        [The thing] is you got so much stick for it
80 Aaron:       Well yeah I could take the stick because it was
81                   almost like (0.2) a good ego trip when everyone was
82                   taking the stick oh you got off with her ah ha ha 
83                   yep I did so what's your problem? [Oh, er, errr]
84 Nigel:                                                               [Hm mm ]


Aaron kendine gelen eleştiriyi (‘ilgi’) ‘güzel bir ego gezisi’ diye yeniden ifadelendiriyor ve bununla nasıl üstesinden geldiğini göstermek için hayali bir muhatabın ona kafa tuttuğu (‘oh onunla işi bitirdin’) bir hipotetik diyalog kurguluyor. Aaron ona kafa tutan hayali muhatabını afallatarak ve havada bırakarak (‘Oh, ee, mmm’) buna doğrudan (‘evet yaptım rahatsız eden bi şey mi var’) cevap veriyor. Aaron’nun kişisel olarak gurur duyulabileceği bir şey olarak bu olayın bağlamı sağlam bir şekilde kurulmuş hâlâ sorunsuz bir kimlik çağrısı haline gelir. Sekizinci Alıntıda Nigel görüşmeci olarak sonra, karmaşık bir söylemsel edim içinde daha önce 76.satırdaki ‘iyi miydi?’ sorusunun potansiyelde yanlış yorumlanmasını tamir etmeye çalışır. Sorusu Aaron’un pozisyonunun daha ileri bir formulasyonuna yol açar.

8.Alıntı
94 Nigel:             =evet yani şeyi söylemiyorum yani iki günde 
95                        dört iyi mi diye yani etkileyici [tabiki]
96 Aaron:                                                             [hh [hhh ] hh
97 Phil:                                                                 [hhhhh] hhhh
98 Nigel:             ama şe::y demek istiyorum (.) 
99                        takdir:: edilen bişey olduğu sanılıyor (.) evet? (.) di mi?
100                          (0.2)
101 Phil:              yok ahlaki olarak düşük bir düzeyde olduğun için
102 Aaron:           ama ahlaki olarak düşük olmak benim [umrumda değil]
103 Phil:                                                                            [ha yok ]
104                       umursamazsın ben de yaygara kopartmadım hiç biliyorsun 
105                      ve ben şey değildim düşündüm ki oldukça (.) oldukça 
106                      etkileyiciydi biliyorsun şok edici olduğunu düşünüyorsun çünkü 
107                      hiç böyle bişey benim başıma gelmedi ııı:: .h hhh
108 Aaron:          Haha
109                       (0.3)
110 Phil:             ama o (.) gruptaki bazı insanlar tarafından
111                      (.) sadece dalga geçiyorlardı ciddi değildi kim
112                       seyi de gerçekten rahatsız etme[di ]
113 Nigel:                                                               [hı hı ]
114 Phil:              şey gibiydi Aaron ahlaki olarak düşük gibiydi çünkü şey gibiydi
115                       (.)jigolo Kazanova herneyse

94-95 satırlarda Nigel kendisini önce, Aaron ve Phil’in formulasyonu ‘iyi’den uzaklaştırıyor. Ama sonra ‘etkileyici’nin uygulanabileceği muhtemel bir tarife işaret ediyor. Aaron ve Phil’in gülmeleri, bunun bir şaka, ironi ya da bir anlamda problem olarak anlaşıldığını akla getirebilir. Bu okuma olası görünüyor çünkü bir açıklama olarak ‘etkileyici’ yi, bir önceki sıralarda ortaya çıkan ‘iyi’ tanımıyla hemfikir olabilecek biri olarak Nigel’in kendi olası pozisyonunu onarması takip ediyor. ‘Etkileyici cesaret’ olarak çerçevelenen ‘iyi’ özellikle 99.satıra ‘takdir edilen’ ile birlikte konulduğunda daha sorunlu bir pozisyon haline giriyor.
101.satırda Phil (ortaya çıktığı üzere geçici olarak), Nigel’in Aaron’un pozisyonunu mesele edişiyle hemfikirdir. Aaron’un davranışını, ‘ahlaken düşük düzeyde’ olduğu için takdir görmeyen olarak formüle ediyor. Bu noktada Aaron’nun bir dizi seçeneği var-Phil’in değerlendirmesini tamamıyla kabul edebilir, ‘ahlaken düşük düzey’ tarifiyle aynı düşüncede olmaz veya böyle bir açıklamanın herhangi bir alakasını ve de davranışının değerlendirilmesini reddedebilir. İlginç bir şekilde Phil’in tanımlamasını kabul ediyor ama kendisini, zihnini kültür yuvalarıyla meşgul etmeyen biri olarak tanımlıyor. Bu süreçte elbette bu sosyal alanın  ‘ahlaken düşük düzey’in işaretleyici yapısı aşikâr hale gelmektedir. Aaron bu pozisyonu sorunsuz noktaya taşımakta ya da bu pozisyonu normalleştirmektedir. Ve Phil buna uygun bir şekilde Aaron’un davranışından ‘gereksiz yere telaşlanabilecek’ biri kimliğinden kendini uzaklaştırarak (bkz. 103-115 satırlar) pozisyonunu tekrar ayarlamaktadır. Başlangıçta onaylamayan ve de işitilir şekilde güçlü ahlaki çizgisiyle Phil’in Aaron’ı eleştirisi gayri ciddi olarak yeniden nitelendirilir hale gelmektedir. Aaronun bu pozisyonu, ‘ahlaken düşük düzey’ ile birlikte erkek cinsel performans hikâyelerindeki diğer tanınmış karakterlerle aynı çizgide olacak şekilde, yeniden ele alınır hale gelmektedir: ‘jigolo Kazanova herneyse’.

Tartışmanın son kısmı Paul’un tam anlamıyla katılımcı olarak girdiği Aaron için yeni pozisyonlar eklediği ve halihazırda ulaşılabilir iki pozisyonu yeniden ele aldığı yerdir.

9.Alıntı

116 Nigel:            peki (.) tamam (0.2) sen ne düşünüyorsun Paul?
117                                 (0.3)
118 Paul:              yaptın mı=
119 Phil:               =dee[te mi düştün? ]
120 Paul:                          [ne zaman] .hh hayır (.) [ne zaman dışarı çıktın]  
121 Nigel:                                                               [dehşete düşmedin mi?]
122 Paul:              Ben şimdi ben bi dakka söyleyeceğim ne zaman çıktığını
123 Nigel:            hh[hhh ]
124 İsimsiz:              [hhhh]
125 Paul:              O Cuma dışarı çıktığında (.) akşam 
126                        aranıyordun di mi?
127 Aaron:            yok
128 Paul:             bu (.) aranmıyordun?=
129 Aaron:           = dışarıda sadece bir [grup olarak]
130 Phil:                                                [sadece dışarıda] arkadaşlardan bir grup
131 Paul:             Cumartesi dışarıda aranıyordun?
132 Phil:              Hayır
133 Aaron:          = ımm [pek sayılmaz]
134 Phil:                          [o ]sarhoştu=
135 Aaron:           = öyle [bilinçsiz olma] (.)derecesinde sarhoş değildim çok mutluydum
136 Phil:                          [işitilmiyor ]
137                       şey gibiydi ımm (.) sanki tüm sosyal savunma mekanizmaları kapalı gibiydi
138 Paul:             evet (0.2) ve (0.3) o zama::n (.) çünkü ve (0.4)  birincisiyle 
139                       takıldığın zaman [yaptın mı]
140 Aaron:                                       [hhhhhh hh]
141 Phil:              kim birinciydi? hatırlıyor musun?
142 Paul:             Cuma günkü
143 Aaron:          ımmm Cuma günkü o o Janesy idi
144 Paul:            Bu ilişkiyi daha ileriye taşımaya niyetin
145                      varmıydı?
146 Aaron:         Hayır
147 Phil:             ((işitilemiyor-sanki tek gecelik gibi))
148 Paul:             yani bir hafta sonunda olabildiğince çok kişiyle takılmaya 
149                     çalıştın?
150 Phil:            Hayır
151 Aaron:        Onun için gitmedim sadece
152                        (.)
153 Paul:           sadece başına geldi
154 Aaron:        yani evet (.) o kadar da fazla değil bu haftasonu için evet 
155                     ((masaya vurur)) (.) sikini hazır tutacan arkadaş 
156                   sadece [bu ]kadar değil sadece ben
157 Phil:                     [hhh]
158                        (.)
159 Paul:           Aralarından herhangi biriyle [hissettin mi ]
160 Aaron:                                                       [çok şanslıydım ((duyulmuyur)) ]
161 Paul:           Yani böyle takip edilecek tiplerdi?
162 Phil:            Yarısının kim olduğunu bile bilmiyorsun değil mi
163 Aaron:         ee mmm bilmiyordum (.) yani şey demek istedim (.) yani 
164                     yapılması doğru bir şey gibi değildi yani şey gibiydi diğer yarısı 
165                     olmayacağını biliyordu sanki 
166                                   (0.4)
167 Phil:            Mm
168 Aaron:        ımm (0.2) yo sen her şeyi yanlış anlıyorsun bu
169                    bu (.) şey değildi (0.4) ımm Aaron senin söylemeye çalıştığın
170                    lafı söyledi (.) bu çocuk benimle takılacak ve bu
171                    iyi değil ve sonra biz takılacağız aa yok biz takılmayacağız ne 
172                    biçim bu (0.2) bu çocukla takılacağım
173                    iş ve her şey yolunda
174 Phil:           biraz serti de hoşuna gitti bilirsin
175 Aaron:       biraz serti de hoşuna gider
176 Phil:          sanırım karşılıklıydı


116 Nigel:         Right (.) okay (0.2) what do you think Paul?
117                            (0.3)
118 Paul:        Did you=
119 Phil:         =Are you ap[palled? ] 
120 Paul:                             [When you] .hh no (.) s [when you went out] 
121 Nigel:                                                                  [Not appalled? ]
122 Paul:         I jus I'll tell you in a minute when you went out
123 Nigel:       hh[hhh ]
124 Unknown:    [hhhh]
125 Paul:        When you went out on that Friday (.) evening you were
126                  out on the pull yeah
127 Aaron:      =No  
128 Paul:         This (.) you were not?=
129 Aaron:      =Just out [as a group]
130 Phil:                          [Just out ] as a group of friends
131 Paul:       On the Saturday you were out on the pull?
132 Phil:        No  
133 Aaron:    hh [not really] 
134 Phil:             [He was] drunk= 
135 Aaron:    =I wasn't drunk [unconscious] (.) I was very merry I
136 Phil:                                  [((inaudible))]
137                 was like (.) all erm (.) all like social guards were down
138 Paul:        Yeah (0.2) and (0.3) whe::n (.) so and (0.4) when you got 
139                  off with the first one [did you ]…
140 Aaron:                                        [hhhhhhh hhh]
141 Phil:         Who was first? Can you remember?
142 Paul:        On the Friday 
143 Aaron:      Er::::m on the Friday that that was Janesy
144 Paul:        Did you have any sort of like intonation (sic) of
145                 carrying the relationship further?
 146 Aaron:   No
147 Phil:        ((inaudible undertone/one nighter)) 
148 Paul:      So so you basically went for as many pullings off as
149               you could get in a weekend? 
150 Phil:       No 
151 Aaron:    I didn't go for it it just
152                             (.)
153 Paul:       It just happened? 
154 Aaron:     Well yeah (.) it's not so much I thought right ((hits
155                   the desk)) this weekend (.) keep your pecker up lad
156                 you're away [it's] not like that it's just that 
157 Phil:                           [hhh]
158                      (.)
159 Paul:        With any of them [did you feel ]
160 Aaron:                                  [I get lucky very ((inaudible))] 
161 Paul:         that they'd be like a follow on? 
162 Phil:          He didn't know who half of them were do you .hh hh .
163 Aaron:      Ah er I didn't (.) I mean it wasn't (.) I mean it wasn't 
164                  like a right geeky thing to do it was like the other 
165                  half knew as well that it wasn't gonna be
166                          (0.4)
167 Phil:          Mm
168 Aaron:      Ee(0.2) no it's it's you're getting it all wrong it's
169                   it's (0.2) it wasn't (0.4) errr Aaron come up with the
170                   phrase you want to say (.)it wasn't alright this kid's  
171                   gonna get off with me then we're gonna go out oh no
172                   we're not gonna go out what a git it was (0.2) I'm
173                  gonna get off with this lad and that's alright  
174 Phil:           Fancied a bit of rough you know  
175 Aaron:       Fancied a bit of rough .    
176 Phil:          As and it was mutual I imagine  


Burada, ayrıntılarıyla analiz edilemeyecek kadar çok fazla şey oluyor. Paul’un Aaron’ın faaliyetlerini ‘aranıyor’ (126.satır) olarak yeniden tarif edişine dikkatinizi çekmek isterim. Bu açıklama Cuma olaylarıyla alakalı yersiz bir suçlama gibi gelebilir, Aaron ve Phil meseleyi inkâr etmekte ve bu eylemleri ‘bir grup arkadaş olarak dışarda’ diye tarif ederek asgarileştirme ve yeniden formüle etme teşebbüslerinde bir düet yapar gibi işbirliği halindedirler. İlginç bir şekilde Paul konuşmayı Cumartesi gecesi olaylarına taşıdığında Aaron’un inkârı bu noktada zayıflamaktadır (133.satır ‘pek sayılmaz’). 134.satırda Phil Cumartesi gecesi için bir başka yeni niteleme öneriyor. Cesaretini toplayıp Aaron’ın ‘portfolyosunda’ bir başka ulaşılabilir kimliği hatırlamaktadır-Aaron sarhoştu. 135-137 satırlarda Aaron bu potansiyel olarak zarar verici kimliği, vurguyu sarhoşluğa ve de inhibisyon kaybına sererek değiştirmekte ve de hafifletmektedir.
144-145 satırlarında Paul daha fazla suçlama geliştirmeye devam etmektedir-Aaron’ın ilişkiyi devam ettirmeye niyetli olmadığını öne sürmekte bu da ‘aranıyor’ olmanın ne anlama geldiğini örnekle desteklemeye yardım etmektedir. Aaron’un daha sonra yorumladığı gibi bu argümanın düğüm noktası niyet ve sorumluluk gibi görünmektedir. Cevapların kalıbı Paul’un retoriğinin ikna edici olduğunu ve Aaron için sorunlu bir kimlik gibi görünen–kasten ya da duygusuz bir şekilde önüne gelenle yatan bir kimliği- daha uzun süreli bir ilişkiyi düşünmeden bir kadından diğerine giden bir kimliği başarıyla yarattığı izlemini vermektedir. Bu formülasyon Aaron’u önce planlı cinsel fetihler için kasten dışarı çıkan ((‘sikini dik tutacaksın’ diye düşünen biri 155.satır) delikanlı kimliğini reddetmeye sonra ‘şanslı olma’ kimliğini denemeye ve yeniden kurmaya yönlendirmektedir(160.satır). Son olarak, zihinsel halini, kendi kendine konuşmasını ve bu zihinsel halini ve işin içindeki genç kadının kendi konuşmasını formüle ederek Paul’un nitelendirmelerine karşı direnmeye çalışarak o ana kadarki en uzun tarifini (168-173 satırlar) yapmaktadır. Kendini kasıtlı şekilde ‘peşinden giden’ olarak tanımlamamakta ve bu genç kadının benzer bir şekilde sıradan bir cinsellikle motive edildiğini varsaymaktadır bu sebeple kendi motivleri ve de zihinsel hali ‘öteki yanının’ zihinsel hali ve de motivlerine yansımıştır. Sonra Phil bu genç kadının ‘biraz kabalıktan hoşlanan’ biri olduğunu öne süren açıklama ile işbirliğine gitmektedir bu sebeple tesadüf iki taraflıdır.
Özetle çoklu ve potansiyel olarak tutarsız özne pozisyonları Aaron için söylemin bu uzantısında iş başındadır: sarhoştur, şanslıdır ve aranıyordur, iyi bir ay geçiriyordur, ahlaken düşüktür, az biraz kabalıktan hoşlanan genç bir kadınla karşılıklı cinsel bir oyun içindedir, peşinden kasıtlı gitmemektedir, işi idare edişi etkileyicidir vs- gerçekten de bu liste bu görüşmedeki tüm tartışmada aşikar olan bütün pozisyonları ayrıntılarıyla vermemektedir. Etkileşimin akışı bu pozisyonları çeşitli şekillerde sorunlu ve de sorunsuz hale sokmaktadır. Gördüğümüz üzere bir formülasyon karşıt bir formulasyona, dienç gösterilen bir formulasyona yol açmaktadır. Gerçekte Aaron’un eylemlerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiği sorusu sosyal hayatta her zaman olduğu gibi çözümsüz ve de belirsiz kalmaktadır, dinlenme odası kültürünün altıncı formunu oluşturan bu ‘uzun konuşmayı’ (Maybin, 1994) başka bağlamlara ve de konuşmalara nakledilebilir kılan bu çeşitli konular ile Aaron’un pozisyon ‘portfolyosudur’. 
Sosyal psikolojiden ilave bir analitik kavramı hatırlatmak adına, genç erkekler için çeşitli tanınabilir daha elverişli geniş açıklayıcı repertuarlara uyduğuna işaret ederek bu çeşitli pozisyonlara bir düzen verilebilir. Bu açıklayıcı repertuarlar terimi söylemin ‘doxic’ (Barthes, 1977) doğasını zapt etme teşebbüsüdür. Açıklayıcı bir repertuar kültürel olarak bilinen, mecazlardan ortak alanlardan tanınır temalardan oluşan alışıldık tartışma çizgileridir (Potter ve Wetherell, 1987; Wetherell ve Potter, 1988;1992; Wetherell ve ark. 1987).Yukarıdaki alıntılardaki repertuarlar erkek cinselliğini kapsamına başarı ve icraat olarak almakta, aşağı yukarı alkol ve inhibisyonsuzluk, ilişki ve de ilişkide karşılıklık ile meşrulaştırılan bir cinsellik etiğini repertuarına almaktadır (Hollway, 1984, buna ‘sahip ol ve tut’ söylemi demektedir). Bu açıklayıcı repertuarlar bu bağlamda anlam kurabilmek için üyelerinin yöntemlerini taşır – bunlar, açıklanabilirliği düzenleyen fiili bir etkileşimde üstesinden yerel şekilde gelinen pozisyonların (keza her zaman işaretleyici inşalar ve de ricalardır) gerçekleştirilmesi için uygun ortam sağlayan ki gördüğümüz üzere aynı zamanda, suçlamaların ve de meşrulaştırmaların yerleştirildiği sağduyudur. Bütün bu tartışmanın ayrıntılarını anlatmanın gereği yok. Bunun yerine bir parça ya da bir sözcük (sözgelimi ‘aranmak’, ‘sosyal savunma mekanizmaları kapalıydı’) dinleyicilere tartışmanın ilgili bağlamını hatırlatır- öncüller, iddialar ve karşı iddialar.

Özne Pozisyonlarının Yeniden Değerlendirilmesi
Öyleyse Mouffe’nin post yapısalcı özne pozisyonları açıklaması için bu analizin (ayrıntılardaki endişesi değilse bile Schegloff’un metodolojik kurallar ruhuyla aynı çizgide yürütülmüştür) önemi nedir? Mouffe (1992) özne pozisyonlarının söylemde inşa edildiğini ve açıklama gidişatının söylemi kurucu fail kıldığını gösterir. Kendisine göre ‘bu sosyal faili kapalı bir farklılıklar sistemine asla sabitlenemeyecek, aralarında bir ilişkinin gerekli olmadığı ama sürekli bir üst belirlenim ve yer değiştirme hareketinin olduğu bir ‘özne pozisyonları topluluğunca kurgulanan sosyal bir fail olarak düşünmemiz… mümkün olabilir’(s/372). Özne pozisyonları ve dolayısıyla sosyal hayattaki katılımcı kimlikler söylemlerce belirlenir, bu anlamda önce gelendir hâlihazırda kurulu olandır ve ilgili söylem bilgisinden okunabilir ya da tahmin edilebilirler.  
Ekteki materyalde eşlendiği üzere Aaron ve Phil’in Aaron’u bir erkek cinselliği repertuarı içine icraat üzerinden yerleştirmeyi seçmeleri anlamında bu görüşün bir inandırıcılığı vardır, başarının gururu onun için ve diğerleri için kendi kontrolünün ya da niyetinin ötesinde dallanıp budaklanabileceği bir bağlam inşa etmektedir. Aaron elbette konumlandırılmaktadır ama aynı zamanda burada söylemi faal fail kılmak yanlış bir tarif gibi olacaktır. Konumlandırmayı çok daha açık şekilde körükleyen açıklanabilirliktir ya da katılımcıların kendi ortamlarına yönelimleriyle gelişen konuşma faaliyetleridir. Aynı zamanda çok açık bir şekilde bir özne pozisyonunun nereye varacağı meselesi, ancak kısmen tahsis edilebilecek söylemin bir neticesidir. Sözgelimi, gördük ki, pozisyonlara müracaat ve de bu sebeple bu pozisyonların önemi ve çağrışımları gerçekten yereldir, son derece durum içine konumlanmıştır ve durumsaldır. Aslında Schegloff’un tartıştığı üzere bir etkileşimin manası bunun katılımcıları için ne türden bir şey olduğuna bağlıdır. 
Böyle bir görüş açısı Mouffe’ın (1992) kimliğin güvenilmez ve raslantısal doğası olarak tarif etmeye devam ettiği şey üzerine, Laclau’nun (1993) ‘radikal ilişkiselcilik (relationalism)’ ya da sosyal söylemsel pratiklerin açıklığı kavramı üzerine ayakları daha fazla yere basan bir görüş sağlar. Bu özellikler, anlamın kendi başına doğası sebebiyle değil etkileşimin içinde inşa edilen refleksivitenin, bu etkileşimin gelişmekte olan ve dönüştürücü özelliklerinin yapısı icabı ortaya çıkmaktadır. Raslantısallık, güvenilmezlik ve açıklık kısmen ortaya çıkar çünkü sözceler etkileşimsel işi yapması için düzenlenir bu sebeple tarifleyici bir kapanışı ve kognitif tutarlılığı gerektirmez. Diğer katılımcıların cevapları ya da sıra alışları bu sözcelerin ileri eylemleri icra ettiği kadar özneler arası şekilde nasıl anlaşıldığını da göstermektedir. Bütün bunların hepsi etkileşim anına bağlıdır. Bununla birlikte eleştirel söylem analizinin bu sebeple Schegloff’un ‘teknik’ analizi haline gelmesi gerektiğini ya da bu ‘teknik’ analize, bir söylem parçası hakkında herhangi başka bir laf etmeden önce yürütülmesi gerekli ilk disiplin olarak baktığımı da söylemek istemiyorum. Daha öncede belirttiğim gibi ben bu ‘disipline’ iki taraflı bakıyorum. Postyapısalcı bir yaklaşım konuşmada ‘neden bu sözce burada’nın daha ayrıntılı açıklanmasına yardımcı olacak bir görüş açısına izin vermektedir.

Argümentatif birimler
Postyapısalcı analistlerle yaşanan mesele bu analistlerin nadiren fiili sosyal etkileşime odaklanmaları ise konuşma analistleriyle mesele de bu analistlerin nadiren gözlerini konuşmadaki gelecek sıra alıştan almalarıdır ve dahası bu, konuşmanın tamamı ya da sosyal hayatın büyücek bir dilimi de değildir sıradan küçük bir parçasıdır. Schegloff’un metodolojik kuralları konuşmanın küçük parçalarının analizine ayrıntıda uymaktadır. Eleştirel analistin önce ‘teknik analizi’ yapması tavsiyesi yerine getirilebilir bir tavsiye değildir-sözgelimi herhangi bir sosyal psikolojik ya da bizim maskülenlik üzerine çalışmamızdaki gibi etnografik bir söylem çalışmasında analiz edilebilecek binlerce söz kesme olabilir. Ama daha da önemlisi Schegloff’un önerileri gereksiz yere sınırlandırılmış bir analitik açıklama kavramı ile katılımcı yönlendirme kavramına dayanmaktadır.
Schegloff analistin kendi kategorilerini katılımcıların söylemine taşımamaları gerektiğini bunun yerine katılımcıların yönelimlerine odaklanmaları gerektiğini savunur. Bunun da ötesinde, analitik iddialar gösterilebilir olmalıdır. Schegloff’un, analitik açıklamaların teorisyenlerin kategorileriyle kirlenmemiş olması kavramı, kendi analiz örneğinin gösterdiği gibi hiçbir analitik kavramın her ne iseler uygulanmayacağı anlamına gelmez. Daha ziyade sözgelimi, şarta bağlı uygunluk gibi kavramlar ya da açıklanabilirlik veya tercih edilen ve tercih edilmeyen cevaplar kavramları, konuşmadaki kalıpları tanımlamakta ve ne olduğuna dair düzgün bir anlam çıkarmada kullanılmaktadır. Muhtemelen Schegloff bunların teorisyenlerin katılımcıların yönelimlerine kendi kategorilerini dayatmasından sayılmayacağını çünkü bu gibi kavramların son derece empirik olduklarını, analize oturan, konuşmaya dair önceki tarifleyici çalışmalardan kurulmuş olduklarını öne sürecektir. Daha önce işaret edildiği üzere böyle bir yaklaşımın Schegloff için avantajı, doğruluk kriterini bilimsel olarak vermesi, akademik çekişmeleri bir zemine oturtması, verilere başvurmaya izin vermesi, gösterilebilir bir şeyle potansiyelde ilişkili olabilecek-katılımcıların ilgili gördüğü- bağlamların sonsuzluğuna son vermesidir. 
Ama eleştirel söylem analistinin bu kavramlarına, söylemsel materyalin tanımlanması için analistin kendi tarafgirliğini kavramların kabul edilebilir açılımından taşımasına ne zaman Schegloff’un görünmez sınır çizgilerini çiğnemek olarak bakılması gerektiği belli değildir. Sözgelimi, erkek çocuklar için özel okulun altıncı sınıf ortak odasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen ‘kurumsallaşmış anlaşılabilirlik biçimlerinin’, açıklayıcı repertuarların ve bunları Aaron, Phil ve Paul için ulaşılabilir kılan sağduyu biçimlerinin Foucault’un jeneoloji kavramının rehberliğinde tanımlayıcı analizi, teorisyenlerin tarafgirliklerini taşıması mı sayılacaktır?  Ulaşılabilir açıklayıcı kaynakların analizinin bir parçası olarak, eğer bu kaynakların, dangalakça ve son derece hakaret dolu yapısına değinmeden, kullanımındaki düzenin, gerilimlerin ve zıtlıkların sosyal ve kültürel önemi üzerine feminist bir yorum geliştirmeye kalkışırsak Schegloff’un sınır çizgisi ihlal mi edilmiş olacaktır?
Burada Schegloff için önemli olan mesele, analizin katılımcının belirgin yöneliminden ayrıldığı noktadır ve eleştirel açıdan bir problem de Schegloff’un katılımcı yöneliminden anladığının kabul edilemez ölçüde dar olabileceğidir. Hâlihazırda gördük ki Schegloff için pratikte katılımcı yönelimi demek, sadece bu o konuşma esnasında katılımcılar için ilgili olan şeydir. İşe bakın ki elbette bir konuşmada katılımcı için bu ilişkililiği tarif eden, analiz edilecek kısmı seçen ya da etkileşimi sürdüren konuşma analistinin kendisidir. Analistin bu konuşma parçasına bakışını sınırlarken, geçmiş konuşmalar hatta aynı devam eden konuşmada önceki sıra alışlar bile analist için, ama aynı zamanda katılımcılar için de dikte edilerek ilgisiz hale sokulmaktadır. Bu sebeple teorisyenlerin kategorilerini ve de ilgilerini dayatmasından kaçamıyor gibiyiz. 
Elbette, söylem analizinin herhangi bir parçası çalışılan üzerine sınırlamaları kapsayacaktır. Konuşma analisti bunda tek başına değildir. Eğer Laclau ve Mouffe’nin daha kapsayıcı sosyalin ‘argümentatif doku’ su kavramını ve söylem tanımını, insanın kesintisiz anlam oluşturma aktivitesi olarak kabul edersek, katılımcı yönelimi ve ilgisinin daha üretken bir anlamı mümkün hale gelir. Analiz, daha yakın bir incelenme için argümantatif sosyal dokudan bir parçanın oluşturulmasıyla işler- benzer görünen konuşma faaliyetleri diyelim. Schegloff’un yaklaşımı analistin bundan sonra, daha geniş dokuma üzerine bir atkı bir çözgü halinde yeniden bağlanan bir takım üzerinden çalışan argümantatif birimlere ilgi göstermemesini talep eder. Bunun tersine jeneolojik yaklaşım ise analizde her zaman argümantatif dokunun baktığımız kısmi parçasının yanı sıra dokunun genelinde işleyen daha yaygın anlaşılabilirlik biçimlerine de bakmamızı önerir. Bu Shapiro’nun (1992) ‘proto konuşmalar’ kavramından kastettiği şeydir- belli konuşmayı mümkün kılan konuşmasal ya da söylemsel geçmiş.
Bu teğelleme ile Schegloff’un sonsuz ilgili olma problemini elbette çözmüş olmuyoruz ama pratikte daha kapsayıcı şekilde anlaşılan katılımcı yönelimleri, idare edilebilir hale girmiş oldu. İyi bir iletişim etnografisinin göstereceği üzere (sözgelimi; Cicourel, 1992; Lindstrom, 1992; Ochs, 1992), katılımcı yönelimleriyle ilgili bilimsel, eksiksiz ve içgörülü birşeyler söylemek için, ve dahası bu yönelimleri o sırada ilgili olandan daha fazlasıyla inşa edilen ya da konuşmada önceki birkaç sıra alışla kurulandan daha fazlasıyla inşa edilen olarak bakan bir şeyler söylemek için toplumun argümentatif dokusu hakkında her şeyi söylemek gerekmez.
Bu nokta bir başka şekilde de geliştirilebilir. Aslında bu –bu sözce neden burada?-sorusuna yeterli cevabın ne olacağı ile ilgili risk taşıyan iki yaklaşım vardır. Schegloff için sözgelimi Ekteki materyal, temel konuşma faaliyetlerini tarif ettiğimizde ve katılımcıların sözcelerinin bu faaliyetlere nasıl sebebiyet verdiğini ya da katkıda bulunduğunu gösterdiğimizde yeteri kadar analiz edilmiş demektir. Ama benim bakış açımdan bu yeterli bir açıklama değildir. Yeterli bir analiz aynı zamanda, katılımcıların yönelimlerinde sergilenen argümantatif birimlerin izinden gidecektir ve üyelerin daha derin anlam kuruş yöntemlerinin yapısını ya da içeriğini sorgulayacaktır.
Neden sözgelimi Aaron, Paul’un ‘aranıyor’ suçlamasına olaya dahil olan genç kadını da sıradan bir cinsel ilişki isteyen şeklinde formüle eden (163.-173. satırlar arası) dolayısıyla da hareketlerini artık ‘yapılması gereken doğru şey’ olmaktan çıkarmaya çalışan bir tartışmayla cevap vermektedir? Neden bu toplulukta bu üyeler arasında bu muhtemelen yeterli bir meşrulaştırma olarak iş görmektedir? Bunun neden muhtemelen ‘iyi bir savunma’ olacağı farz edilmektedir? Feminist bir görüş açısından bu genç adamların konuşmalarının sadece bu noktasında otonom kadın cinselliği kavramına başvuruyor olmaları ilginç ve önemlidir. Gerçekten de neden Paul’ün müdahalesi ilk etapta, cevabı hak eden bir eleştiri gibi işitilmektedir?  Neden bu toplulukta ‘aranıyor’ olmak sorunlu bir kimlik gibi görülürken aynı zamanda birden fazla cinsel ilişki de başarılı bir şekilde ‘iyi’ çerçevesine oturtulmaktadır?
Bu genç adamların katılımcı yönelimlerini ve üyelerinin anlam kurmadaki yöntemlerini düzenleyen kesin mutlak bir söylemsel uygun ortam sağlayan, bu tartışma boyunca belirgin olan ‘hetereonormatiflik’ (Kitzinger, özel sohbet) ile de ilgilenmemiz gerekmektedir. ‘Bu sözce neden burada’nın yeterli bir analizi aynı zamanda bu materyaldeki sessizlikleri ve yoklukları da araştıracaktır – katılımcı yönelimlerinin ve gündelik anlam kuruşlarının işitilebilir parçası olmayan argümantatif birimler. Aaron’u ve hareketlerini nasıl formüle ettiği üzerindeki mücadele ve işbirliğinde aşikar olan ideolojik ikilemlerle (Billig ve ark., 1988, aynı zamanda bkz. Billig, 1987; 1991) ilgilenmek çok önemli olacaktır. Bağlamsallaştırma hareketleri ve pozisyonların sorun çıkarması, bu genç adamlar hem ‘iyi’i hem de ‘doğru olanı yapanı’ müzakere etmeye çalıştıkça üzerinde fiilen çalıştıkları daha geniş açıklayıcı repertuarların çelişkili ve tutarsız düzeni hakkında bir içgörü kazandırmaktadır. Tabii ki eksiksiz ve bilimsel bir analiz bu kaynakları aydınlığa kavuşturmaya, açıklamaya ve tartışmaya çalışacaktır.

SONUÇ
Bu makalede hem söylem üzerine post yapısalcı yazarların hem de analistler için Schegloff’un yöntemsel reçetelerinin bir eleştirisini geliştirmeye çalıştım. Katılımcıların yönelimlerine odaklanmanın özne pozisyonlarının şekillenmesi hakkında son derece açıklayıcı olabileceğini tartıştım. Böyle bir bakış açısı, söylemin kurduğu özne ve onun özne pozisyonları ‘birliğine’ dair görüşümüzü büyük ölçüde değiştirir. Bununla birlikte eleştirel söylem analistlerinin entelektüel hegemonyalarını suçlarken Schegloff’un da katılımcıların yönelimlerine ve bir bütün olarak alanla ilişkisine dair tek bir dar anlayışı zorlarken kendi kolonileştirme eylemini gerçekleştirdiğini öne sürmeye çalıştım. Bir başka amaç da söylem analistlerinin zıtlaşan kamplarının sosyal psikoloji içindeki inşasına müdahale etmek ve daha eklektik bir yaklaşımı tercih etmenin daha başka sebeplerini önermekti.
Öyleyse Schegloff’un teknik analizine nasıl bir rol biçiyorum? Bu rol, onun da önerdiği gibi uzun jeneolojik analiz sürecinde bir ilk adım mıdır? yoksa sosyo-politik meselelere odaklanan başka cins eleştirel söylem analizleri midir? Amacım bu iş bölümünü -konuşma analizi sonra etnometodoloji sonra post yapısalcı analiz ya da iletişim etnografisi ya da eleştirel söylem analizini- onaylamak değildi, sosyal psikolojik söylemsel projeler için bu alanların bazıları üzerinde işleyen analitik kavramların sözgelimi konumlandırma kavramının, açıklayıcı repertuarların, ideolojik ikilemlerin vs. gelişimine odaklanan daha sentetik bir yaklaşımın gerekli olduğunu öne sürmekti.
Daha özelde eleştirel söylemsel sosyal psikoloji söylemin duruma konumlandırılmış akışına odaklanan, psikolojik hallerin, kimliklerin, etkileşimsel ve özneler arası olayların şekillenmesi ve müzakeresine bakan disiplindir. Arka plandaki normatif kavramların kollektif ve sosyal biçimlenişini (eklemlenme biçimleri ve sosyal ve psikolojik neticeleri) tarif ederken, üyelerin yöntemleri ve açıklanabilirlik mantıklarıyla ilgilenir. Kişileri ortaya çıkaran pratiklerle özellikle söylemsel pratiklerle ilgilenir ama bunu jeneolojik bir bağlama yerleştirmeye çalışır. Schegloff’un ‘altın standardı’ kullanılarak -empirik olarak gösterilebilirlik- değerlendirilebilir ama bilimsel değerlendirmenin uygunluk, akla yakınlık, geçerlilik ve içgörü gibi diğer geleneksel kriterleri de uygundur-özellikle analist söylemsel biçimlenmenin sosyal ve politik sonuçlarının incelenmesini dâhil ettiğinde ki dâhil edilmesi gerektiğine inanıyorum,




YAZI DÖKÜMÜ İŞARET SİSTEMİ

Yukarıda kullanılan yazıdöküm sistemi Gail Jefferson tarafından geliştirilen sistemden uyarlanmıştır.
Bir veya daha fazla iki nokta üst üsteler bir önceki sesin uzatılmasını işaret eder. Örnek:  O::
Gülüş hh ile işaretlenir, hh sayısı gülüşün uzunluğuna işaret ederken .hh sesli bir nefes alışa işaret eder.
A?  Bir sorunun yukarıya doğru tonlama özelliğini işaretlemekte kullanılır.
Alt çizgi bir kelimeye ya da bir kelimenin bir kısmına yapılan vurguya işaret eder.
Geniş kare parantezler konuşmacılar arasındaki üstüste binişleri işaretler. Soldaki parantez üstüste binişin başlangıcına işaret ederken sağ parantez sonuna işaret eder.
Örnek:
hh[hhh ]
[hhhh]  
Çifte parantezler yazı dökümünü yapanın açıklamasına işaret eder.
Parantezlerin içindeki rakkamlar sözgelimi (0.2) saniyenin onda biri kadar duraklamaları,(.) çok kısa duraklamaları gösterir.
Eşittir işareti= bir konuşmacının sözcesinin sonu ile diğer konuşmacının sözcesinin başlangıcı arasında ayırt edilebilir bir boşluğun olmadığına işaret eder.

MARGARET WETHERELL Open University, Milton Keynes Sosyal Bilimler Fakültesinde kıdemli öğretim üyesidir. Araştırma alanları söylem ve kimlik üzerine özellikle de cinsel roller ve ırk meselesiyle ilişkili olanlar üzerine çalışmaları kapsamaktadır. Discourse and Social Psychology (1987) kitabının (Jonathan Potter ile birlikte), Mapping the Language of Racism (1992) ve (Nigel Edley ile birlikte) Men in Perspective (1995) kitaplarının yazarıdır. ADRES: Social Sciences Faculty, The Open University, Walton Hall, Milton Keynes MK7 6AA. UK. [email: M.S.Wetherell@open.ac.uk]

TEŞEKKÜR
 Bu çalışma daha önceki bir taslağın tartışmasından ve Birleşik Krallık’taki Open University ve Loughborough Üniversitesi, Yeni Zelanda’daki Massey ve Auckland Üniversitesindeki söylem gruplarındaki tartışmalardan faydalanmıştır. Baştaki argümanlarıma verdiği özenli cevaplarından dolayı Derek Edwards’a, Charles Antaki, Stephanie Taylor, John Clarke, Celia Kitzinger, Katie MacMillan ve Jonathan Potter’a yorumlarından dolayı özellikle müteşekkirim. Nigel Edley’e sadece faydalı önerileri için değil, United Kingdom Economic and Social Research Council (Birleşik Krallık Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Konseyi) tarafından finanse edilen Konsey Ödenek No: R00233129, maskülenlik üzerine ortak araştırmamızdan alıntılar yapmama izin verdiği için teşekkür ederim. 

KAYNAKLAR
Antaki, C. (1994) Explaining and Arguing: The Social Organisation of Accounts. London: Sage.
Antaki, C., Condor, S. ve Levine, M. (1996) 'Social Identities in Talk: Speakers' own Orientations'.
      British Journal of Social Psychology, 35: 473-492.
Atkinson, P. (1989) The Ethnographic Imagination. London: Routledge.
Barthes, R. (1977) Roland Barthes (trans Richard Howard). New York: Hill and Wang.
Billig, M. (1987) Arguing and Thinking: A Rhetorical Approach to Social Psychology. Cambridge:
       Cambridge University Press.
Billig, M. (1991) Ideology, Rhetoric and Opinion. London: Sage.
Billig, M., Condor, S., Edwards, D., Gane, M., Middleton, D. ve Radley, A. (1988) Ideological                   Dilemmas.London: Sage.
Burman, E. and Parker, I. (eds) (1993) Discourse Analytic Research. London: Routledge.
Cicourel, A. (1992) 'The Interpenetration of Communicative Contexts: The Example of Medical                 Encounters'. A. Duranti and C. Goodwin (eds.) Rethinking Context (pp. 291-311).Cambridge:             Cambridge University Press.
Duranti, A. (1992) 'Language in Context and Language as Context: The Samoan Respect                              Vocabulary'. A. Duranti and C. Goodwin (eds.) Rethinking Context (pp 77-101) Cambridge:                 Cambridge University Press.
Duranti, A. and Goodwin, C. (eds) (1992) Rethinking Context. Cambridge: Cambridge University             Press.
Edley, N. and Wetherell, M. (1995) Men in Perspective: Practice, Power and Identity. London:                Harvester Wheatsheaf.
Edley, N. and Wetherell, M. (1996) 'Masculinity, Power and Identity’. In M. Mac an Ghaill (ed.)
     Understanding Masculinities. Buckingham: Open University Press.
Edley, N. and Wetherell, M. (1997) 'Jockeying for Position: The Construction of Masculine Identities'.Discourse and Society, 8(2): 203-217.
Edwards, D. (1997) Discourse and Cognition. London: Sage
Edwards, D. and Potter, J. (1992) Discursive Psychology. London:Sage.
Garfinkel, H. (1967) Studies in Ethnomethodology. Englewood Cliffs: Prentice Hall.
Heritage, J. (1984) Garfinkel and Ethnomethodology. Cambridge: Polity.
Hollway, W. (1984) 'Gender Difference and the Production of Subjectivity'. In J. Henriques,
      W. Hollway, C. Urwin, C. Venn, ve V. Walkerdine (eds) Changing the Subject.London:Methuen.
Laclau, E. (1993) 'Politics and the Limits of Modernity'. In T. Docherty (ed.) Postmodernism: A Reader  (pp. 329-344). London: Harvester Wheatsheaf.
Laclau, E. and Mouffe, C. (1985) Hegemony and the Socialist Strategy. London: Verso.
Laclau, E. and Mouffe, C. (1987). 'Post-Marxism Without Apologies'. New Left Review, 166:79-106.
Lindstrom, L. (1992) 'Context Contests: Debatable Truth Statements on Tanna (Vanuatu)'. A. Duranti       and C. Goodwin (eds.) Rethinking Context (pp. 101-125). Cambridge: Cambridge University             Press.
Marks, D. (1993) 'Case-Conference Analysis and Action Research'. In E. Burman and I.Parker (eds.)      Discourse Analytic Research. London: Routledge.
Maybin, J. (1994) 'Children's Voices: Talk, Knowledge and Identity'. D. Graddol, J. Maybin and B.          Stierer (eds.) Researching Language and Literacy in Context. Clevedon: Multilingual Matters.
Maybin, J. (1997) 'Children’s Voices: The Contribution of Informal Language Practices to the                  Negotiation of Knowledge and Identity Amongst 10–12 year old School Pupils'. Unpublished PhD      Thesis: The Open University.
Mouffe, C. (1992) 'Feminism, Citizenship and Radical Democratic Politics'. J. Butler and J.W. Scott       (eds.) Feminists Theorize the Political (pp. 369-385). New York: Routledge.
Nicholson, L. and Seidman, S. (1995) Social Postmodernism: Beyond Identity Politics. Cambridge:
     Cambridge University Press.
Ochs, E. (1992) 'Indexing Gender'. In A. Duranti and C. Goodwin (eds.) Rethinking Context(pp. 335-     359) Cambridge: Cambridge University Press.
Parker, I. (1990) 'Discourse: Definitions and Contradictions'. Philosophical Psychology, 3: 189-204.
Pomerantz, A. (1984) 'Agreeing and Disagreeing with Assessments: Some Features of Preferred/
    Dispreferred Turn Shapes'. J. M. Atkinson and J. Heritage (eds.) Structures of Social Action:               Studies in Conversation Analysis. Cambridge: Cambridge University Press.
Potter, J. and Wetherell, M. (1987) Discourse and SocialPsychology. London: Sage.
Potter, J., Wetherell, M., Gill, R., ve Edwards, D. (1990) 'Discourse: Noun, Verb or Social Practice?'.
   Philosophical Psychology, 3: 205-217.
Sacks, H. (1992) Lectures on Conversation Vols I and II. Oxford: Blackwell.
Schegloff, E. A. (1968) 'Sequencing in Conversational Openings'. American Anthropologist,70:               1075-95.
Schegloff, E. A. (1991) 'Reflections on Talk and Social Structure'. D. Boden and D. Zimmerman              (eds.)Talk and Social Structure (pp.44-70). Cambridge: Polity.
Schegloff, E. A. (1992) 'In Another Context. A. Duranti and C. Goodwin (eds.) Rethinking Context
     (pp.191-229). Cambridge: Cambridge University Press.
Schegloff, E. A. (1997) 'Whose Text? Whose Context?'. Discourse and Society, 8: 165-187.
Shapiro, M. (1992) Reading the Postmodern Polity. Minneapolis: University of Minnesota Press.
Van Dijk, T. (1997) 'Analysing Discourse Analysis'. Discourse and Society, 8 (1): 5-6.
Wetherell, M. (1994) Men and Masculinity: A Socio-Psychological Analysis of Discourse.End of              Award Grant Report. London: Economic and Social Research Council.
Wetherell, M. and Potter, J. (1988) 'Discourse Analysis and the Identification of Interpretative                     Repertoires'. C. Antaki (ed.) Analysing Everyday Explanation. London: Sage.
Wetherell, M. and Edley, N. (1998) 'Gender Practices: Steps in the Analysis of Men and
        Masculinities'. K. Henwood, C. Griffin and A. Phoenix (eds.) Standpoints and Differences:                 Essays in the Practice of Feminist Psychology. London: Sage.
Wetherell, M. and Potter, J. (1992) Mapping the Language of Racism: Discourse and the                              Legitimation of Exploitation. London: Harvester Wheatsheaf.
Wetherell, M., Stiven, H. and Potter, J. (1987) 'Unequal Egalitariansim: A Preliminary Study of                    Discourses Concerning Gender and Employment Opportunities'. British Journal of Social                    Psychology, 26: 59-71.
Widdicombe, S. and Wooffitt, R. (1995) The Language of Youth Subcultures. London: Harvester

         Wheatsheaf.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.